30 Nisan 2024

zeki-sarihan

ANITKABİR DEFTERİNE 45 YIL ÖNCE YAZILAN YAZI: “TOPLUMCU TÜRKİYE’Yİ KURACAĞIZ”

  • PDF

 

           

 

Fotokopisi görülen yazı, Anıtkabir Özel Defteri 5. Cilt 48. Sayfasını gösteriyor. (Anıtkabir Derneği Yayınları, 2011).

            Gazi Eğitim Enstitüsünün birkaç gün önce yapılan Öğrenci Derneği seçimlerinde Toplumcular Grubu kazanmıştır. Dernek Yönetim Kurulu, Anıtkabir’i ziyaret ederek Anıtkabir defterine de birkaç cümle yazmışlardır.

            Önce yazıyı aktaralım:

            “Başkomutan Mustafa Kemal’e!

     Çağdaş uygarlık düzeyine çıkması için ömrünü verdiğin güzelim Türkiye, yeryüzünün en geri on ülkesinden biri şimdi.

     Batı kapitalistlerinin açık pazarı. Amerika Büyükelçisi Komer’in at oynattığı bir ülke.

     Devrimleri emanet ettiğin gençlik, senden aldığı bayrağı onurla taşıyor. İşçiler ve köylülerle el ele verdik. Tam bağımsız, gerçekten demokratik toplumcu Türkiye’yi kuracağız.

     Senin kurduğun okulun öğrencilerinin saygılarını getirdim. Kapitalizme ve emperyalizme karşı dimdik ayaktadırlar.

                                           8.1.1969                Zeki Sarıhan GEE Öğr. Der. Bşk.” (İmza)                

                                          

Önce Atatürk’e hitap biçimini ele alalım. Ona söylene söylene aşındırılmış ve hiçbir samimiyet taşımayan “Ulu Önder Atatürk” diye değil, yalnızca “Mustafa Kemal” diye hitap ediyor. Sanki bir arkadaşına sesleniyor! Kendisini onun bir silah arkadaşı sayıyor gibi. Cumhurbaşkanlığına değil, “Başkomutanlık” görevine atıf yapıyor. Bu 1968 gençliğinin Atatürk’te gördüğü en önemli özelliktir.

            İkinci cümlede Mustafa Kemal’in ülkemizin çağdaş uygarlık düzeyine çıkması çabalarından söz ediyor ki bu da yerinde bir saptamadır. Aynı cümlede Türkiye sözcüğünün önündeki “Güzelim” sözcüğü o kuşağın ülkesini ne kadar candan sevdiğinin ifadesi. Ancak bu “Güzelim Türkiye” çağdaş uygarlık düzeyinin çok gerisindedir ve herhalde abartmalı bir ifadeyle o tarihte “Yeryüzünün en geri on ülkesinden biri”dir.

            Türkiye Batılı kapitalistlerin açık pazarıdır. Dünyanın en büyük emperyalisti Amerika’nın Türkiye elçisi Komer ülkede at oynatmaktadır. Komer’e duyulan bu öfke Vietnam kasaplığından Türkiye Büyükelçiliği’ne nakledilmesinden kaynaklanmaktadır.  ODTÜ’de öğrenciler tarafından arabası ters çevrilip tahrip edilmesinin nedeni de buydu.

            Mustafa Kemal’in devrimleri emanet ettiği gençlik, devraldığı bayrağı onurla taşmaktadır.

            Daha sonraki cümle, 1960 öncesi gençlik hareketlerinin Atatürk’le ilgili tanımlamalarından ve ona hitaplarından esaslı bir ayrılık gösteriyor. Onlar hiçbir zaman işçilerle ve köylülerle birleşmekten söz etmediler. Atatürk’ün “Gençliğe Hitap”ında da işçe ve köylü yoktur. Cumhuriyet’in yalnızca geçliğe emanet ettiği yazılıdır. Ancak 1960’lardan sonra yükselen gençlik hareketi, dünya devrimci hareketlerinden çok şey öğrenmiştir ve bir devrimin işçi ve köylü olmadan başarıya ulaşamayacağını anlamıştır. Zaten Cumhuriyet devriminin, hatta tam bağımsızlığın yarım kalması, emekçi kitlelere örgütlenme ve söz hakkının verilmemesidir. Gençlerin akıllarında Kurtuluş Savaşı ile birlikte 1917 Sovyet, 1949 Çin, 1959 Küba başta olmak üzere antiemperyalist ve sosyalist devrim pratikleri vardır. Uzak Doğu’da Vietnam, Kamboçya, Laos gibi ülkelerde Amerikan emperyalizmine karşı halk ayaklanmaları sürmektedir.

            Türkiye devrimcileri, yapacakları devrimi “Tam bağımsız ve gerçekten demokratik” Türkiye olarak nitelemektedirler. Buradan sosyalizme geçeceklerdir. Yazı “Toplumcu Türkiye”yi tam bağımsızlık ve gerçekten demokratik” sıfatına eklemiştir.

            Gazi Eğitim Enstitüsü 1926’da kurulmuştur ve Atatürk’ün o zaman yaygın olan “Gazi” adını taşımaktadır. Şimdi bu okulun öğrencileri “Başkomutan Mustafa Kemal”e saygılarını göndermişlerdir. Onlar “kapitalizme ve emperyalizme karşı dimdik ayakta”dırlar.

            Gerçekten öyle midirler? O dönemi yaşamış olan ve şimdi 55 yaşın üstünde olanlar, bunun öyle olduğunu, yani gençliğin emperyalizme ve kapitalizme karşı dimdik ayakta olduğunu hatırlayacaklardır.

            ATATÜRK YAŞIYOR OLSAYDI…

            Farz edelim ki, o tarihte Atatürk yaşıyor olsun! Kendisine gelip bu tekmili veren gençleri nasıl karşılayacaktı? “Aferin gençlere. İşte benim aradığım gençlik budur!” mu diyecekti, yoksa onların antikapitalist ve toplumcu olmalarını yoldan çıkmaları olarak yorumlayıp en azından onlara “Böyle düşünmeyin” deyip nasihat mı edecekti? Çünkü toplumculuk, Kurtuluş Savaşı sırasında bir ara savunulur gibi olduysa da Cumhuriyet döneminde bundan vazgeçilmişti. Toplumculuk (sosyalizm) yasak kavramlardandı ve onu savunanlar hapislere atılıyorlardı. Ama belki de dünyada ve ülkedeki gelişmeler Mustafa Kemal Paşa’nın politikalarını da değiştirmeye neden olacak, sosyalistlerin arkasında duracaktı. İsmet Paşa’nın ülkedeki sol gelişme üzerine 1965’te “CHP ortanın solunda bir partidir” demesi, hayatın hiç de durağan olmadığına kanıttır. Ama gerçeği kimse bilemez.

            Anıtkabir defterine yazılanları o dönemde devrimci gençlerdeki Atatürk algısı olarak kabul etmek gerekir. Atatürk’ün bağımsızlıkçı bir çağdaşçılığına vurgu yapmakta tamamen haklıdırlar. Başkalarında da başka Atatürk algıları vardı. Nitekim aradan iki yıl ancak geçmişti ki 12 Mart 1971’de yapılan askeri müdahale, gençlerin üzerinden bir silindir gibi geçerken en çok kullandıkları simge de Atatürk’tü. Faşist yönetimlerini sanki Atatürk adına yapıyorlardı…

            Ancak, bu hareketi kökünden söküp atamadılar. Devrimciler, yavaş yavaş yeniden filiz verdiler ve iktidarı yeniden korkutmaya başladılar. 12 Eylül 1980’de Atatürkçülük adına bu kez işçilerin, köylülerin, gençlerin üzerinde daha şiddetli bir terör estirdiler. “Tam bağımsız gerçekten demokratik toplumcu Türkiye” hayali derinlere gömüldü. Politika arenası Batıcı liberallerle Osmanlıcı, gerici bezirgânlara kaldı. 10 Kasım demeçleri gösterdi ki, şimdi de her kesimin başka bir Atatürk’ü var. (11 Kasım 2014)        

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde