Ekonomik refah ve toplumun moral değerleri

Seçimlerin üstünden bir ay geçti. Piyasalarda en ufak bir negatif gelişme yaşanmadı. Borsada, dövizde, ekonomide olumlu ya da olumsuz bir durum görünmedi. Demek ki Türkiye ekonomisi siyasetçilerin dediği gibi kırılgan değil. Zaten siyasetçilerin demeçlerinin arka planında kapalı bir tehdit daima vardır. “Bakınız; istikrarın devamı için ....” diye başlayan beyanlarda olduğu gibi.

7 Haziran seçimleri öncesinde de benzer beyanlar siyasilerin ağzından düşmemişti. Ancak korkulacak bir gelişme yaşanmadığını toplum olarak hep beraber gözlemliyoruz. Bugünkü tablo Türkiye ekonomisi için pozitif bir durumdadır.

Komşumuz Yunanistan’da büyük bir ekonomik kriz yaşanıyor. İflas etmiş durumdalar. Allah hiç bir toplumu bu durumlara düşürmesin.

Yunanistan’da Pazar günü bir referandum oylaması yapıldı. Oylamanın ana teması Avrupa Birliği ve İMF’nin kurtarma paketinin kabul edilip edilmemesi idi.  Yunan halkı teslim olmadı. Dayatmalara hayır dedi. Demek ki; hiç bir toplum teslim olmuyor. Krizi kendi dinamikleri ile aşma yoluna gitti. Tabii ki yeni anlaşmalar yapılacak, ancak dayatmalara ve teslimiyete boyun eğmeden.

Ekonomik dengeler bir toplumun en vazgeçilmez dinamiğidir. Huzuru, refahı, geleceğe güveni, umududur. Bu dengenin şaşması demek tüm kesimlerin bütün dengelerinin alt üst olması demektir. Türkiye’nin ekonomik dengeleri çok şükür ki; ciddi bir güvensizlik sergilemiyor. Bu gün yarın hükümet kurma çalışmaları başladığında daha rahat bir piyasa ile karşı karşıya kalacağız.

Türkiye her geçen gün daha güçlü olmak zorundadır. Coğrafik konumu barut fıçısının tam merkezidir. Doğusu ve Güneydoğusu kaynayan savaş kazanıdır. Batısı ise ekonomik buhranlara her an yelken açacak durumdadır.

Böyle bir merkezde yaşamak tabii ki güçlü olmayı gerektirir. Dolayısıyla Türkiye tüm dinamikleriyle birlikte ciddi bir arıza vermemek zorundadır.