Kalkınmışlık farkları kanayan yara

 “… Doğu Karadeniz Kalkınma Projesi (DOKAP) kapsamında yaptığımız hizmetlerle bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklarını ortadan kaldıracağız…”

Bu söylem Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’na ait.

Aynı anlamdaki beyanlara birçok siyasetçinin ağzından çoğu zaman tanık olduk.

Başbakanımızda 14 Şubatta Ordu’ya yaptığı ziyarette DOKAP toplantısındaki konuşmanın başlangıcında yukarıdaki cümleye yer verdi.

Tabii ki bu beyan ilimiz başta olmak üzere bölgemiz açısından sevindirici bir beyandır.

Zaten ülkemizde bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklardan dolayı batıdaki sanayileşmiş illere göç yaşanıyor? Bu olumsuzluk halen giderilmiş değil.

Yatırımlar bakımından bu olumsuzluğa son verilmediği taktirde göçün durdurulamayacağı alenen bellidir.

Ordu ilimizi ele aldığımızda da bu olumsuzluğu görürüz. Geriye doğru yıllara sair bakıldığında ilimiz nüfusunun her yıl geriye doğru gittiği bellidir. 1980’li yıllarda 7 olan milletvekili sayımız önce 6’ya, şimdi de 5’e düşmüştür. Bunun nedeni de nüfusumuzun geri gelmesinden kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde fındık üretiminde birinci, bal üretiminde birinci, kivi üretiminde birinci olan Ordu ili halen neden göç verir anlaşılır değildir ve araştırılması gerekir. Sıradan bir mantıkla  değerlendirme yaparsak demek ki insanlar bütün bu üretimlerden kaynaklı gelirlerden geçim sağlayacak kazançları elde edemiyorlar. Bilimsel sonuçlar bu anlayışla örtüşürmü bilemem.

Sayın Başbakanımızın beyanlarına güvenmek gerekir. Çünkü  bölgeler arası kalkınmışlık düzeyleri kapatılamadığı sürece göçün önü alınamayacaktır. Bu da ülkemizin geleceğinde sosyal ve ekonomik buhranlara sebebiyet verecektir. Anadolu illeri he abire İstanbul, Kocaeli, Bursa gibi sanayileşmiş büyük kentlere göç verirse büyük bir dengesizliğin önü açılmış oluyor. Oysa yatırımlar ve sanayileşme ülke geneline dengeli bir dağılımla yapıldığında hem göç önlenmiş, hem de kalkınma dengesi sağlanmış olacak.  

Umarız bu kanayan yara tedavi edilir.

“5’de 5 istiyorum”

Başbakanımız Davutoğlu AK Parti Ordu il kongresinde yaptığı konuşmada “5’de 5 istiyorum” dedi. 2011 seçimlerinde milletvekili sayımız 6 idi. Nasıl oldu da 5’e düştü. Hemde 2013 yılında büyükşehir olmamıza rağmen. Biliyorsunuz büyükşehir olmak için 750 bin nüfus gerekiyordu. Ve  770 bin nüfusla büyükşehir olduk. Bu nüfus 2014 Aralık ayı sonu itibariyle 724 binlere düştü.

Bir gerçeği paylaşayım.

İstanbul’a göç eden iller arasında 3. sıradayız. Bu rakam Devlet İstatistik Kurumu rakamı. Aynı resmi kurumun rakamlarına göre İstanbul’daki Ordulu sayısı 400 binli rakamlarda. Yani şu anki nüfusumuzun yarısından fazla Ordulu İstanbul’da yaşıyor.

Bu rakamın Ordu’ya döndüğünü düşünürsek milletvekili sayımız kaç olur acaba.

Tabii ki milletvekili sayımızın çok önemi yok. 5 olmuş, 6 olmuş ben ona bakmam. Ancak yapılacak olan hizmetlerin boyutuna ve işlerliğine, ihtiyaçların giderildiğine bakarım. Vekil sayısına göre hizmet gelecekse fazla vekil çıkaralım isteriz. Böyle bir kural olmayacağı için vekil sayısında bir sorun yoktur. Aslında vekil sayısını partiler düşünsün. Veya vekil olmayı hesap edenler.

Başbakanımızın “5’de 5” talebi nasıl karşılık bulur bilemeyiz. Geçen haftaki yazımda da bu konuya değinmiştim. 5’de 5 hedefini AK Parti milletvekili İhsan Şener dile getirmişti. Siyaset bu olmaz dediğimiz olasılıklar olabiliyor. Fakat “5’de 5” olasılığı çok zor... 

Bir daha ÖZGECAN’lar ölmesin

Bu gün siyah giydik.

Siyah yas’tır, acı’dır, karanlık’tır.

Umarım kısa sürer karanlıklar.

Çünkü daima aydınlığa ihtiyaç duymaktayız.

İçimizde tabii ki iyiler çok fazla. Ara sıra caniler, katiller, sapıklar, şerefsizler de çıkmıyor değil. Aramızda azda olsa buna benzer insanlıktan uzak sapıklar dolaşıyor olabilir.  İşte zaman zaman bu caniler acımasızca savunmasız insanlara saldırıp gözü dönmüş bir şekilde can alabiliyorlar.

ÖZGECAN ASLAN’ın canını alan sapıklar gibi.

Bu gibi şerefsizliklerin yaşanması sözün bittiği yer olur. Ne söylesek karanlıkları aydınlatamayız.

Yasımızı, acımızı, karanlıklarımızı içimize gömdük. Bundan sonra aydınlık yarınlara uyanmalıyız.

Bir daha ÖZGECAN’lar ölmesin...