04 Mayıs 2024

Fatsa Belediyesindeki sorunlar önce İhsan Şener ile paylaşılmalı

  • PDF

Fatsa Belediyesinin mülklerinin satışı ile ilgili yerel basında çıkan haberler kamuoyunda ilgi ile takip ediliyor.

Satışlara karşı koyan bir toplumsal refleks gelişti.


Muhalefet partilerinin ve basının satışlara karşı koyduğu tavır ve geliştirdiği politika geniş kitlelerde kabul görürken belediye yönetimine de olumsuz tepkilere neden oldu.


Bir çok okuyucumuz gelişmeler karşısında olumsuz görüşlerini paylaşarak, satışlara tepki göstermekteler.


Dikkat çekici bir başka ayrıntı: sivil toplum kuruluşu olarak bilinen kurumlardan ses çıkmaması.


Başkan Hüseyin Anlayan bir açıklamasında: "... yapacağımız tüm hizmetleri halka soracağız... “ dememiş miydi?


Belediye mülklerinin satışı konusunda kamuoyuna soran oldu mu?


Hatta bu borç yapılırken kamuoyuna soruldu mu?


Fatsa Belediye Başkanı Sayın Anlayan'a bir tavsiyem var...
Sayın başkan; öncelikle kendi partinin milletvekili İhsan Şener ile küslük durumunu sonlandırmalısın.

2011 seçimlerinden bu yana oluşan uzlaşmaz tavırlar sürdürülebilir bir politika olamaz. Zaten kamuoyununda anlayamadığı bu basitlikten dolayı memleketin kaybetmesi söz konusudur.


Fatsa Belediyesinin veya Fatsalıların sorunu yalnızca belediye başkanının sorunu mudur?


Sorunlar diğer yetkililerle paylaşılmayacak mı? Dolayısıyla milletvekilleri de en az yerel yöneticiler kadar sorunların takipçisi olmalıdır.
O halde sorunlar paylaşılırsa karşılık bulabilir değil mi...
Başkan Anlayan dosyasını alıp Ankara'da hangi milletvekiline gitmiştir.

Fatsa ve çevresinin sorumluluğu İhsan Şener'de olmasına rağmen, başkan Anlayan kaç kez sayın Şener ile Fatsanın sorunlarını paylaşmıştır?
Oysa iktidarın dirayeti Fatsa’nın sorunlarını kısmen de olsa çözecek güçtedir.
O halde sorunları paylaşmayan bir yerel yönetim anlayışı doğru yapıyor diyebilir miyiz?


Siz çözümü birinci öncelikle mülk satmakta ararsanız, iktidar gücünü ve dirayetini hiçe almışsınızdır. En az sizin kadar sorumlu ve yetkili siyasi kişilikleri de bu soruna müdahil etmemekle yanlış yolda gitmeyi tercih etmiş sayılırsınız.
 

Kısaca; sayın başkan siz önce sorunları milletvekilleri ile paylaşacaksınız. Asıl çözümü Ankara'da arayacaksınız.

Oradan bir çare çıkmazsa dönüp Fatsa halkına ne yapman gerektiğini soracaksın.


Aslında bu borcu yaparken bize mi sordun diyenler olacaktır, ancak yine de yol haritasının belirlenmesinde Fatsalıların fikri alınması doğru olur...

Benim naçizane görüşüm böyle.

Öyle değil mi sayın yerel yöneticiler? 

 

Maç 1-1 berabere

Bu gün 17 Aralık 2014…

Bundan tam bir yıl önceydi.  17 Aralık günü büyük bir operasyon yapılmış ve 4 bakan ile ilgili yolsuzluk iddiaları gündeme bomba gibi düşmüştü. Bakan çocuklarının evlerinde para sayma makinaları, para kasaları, bakanların rüşvet aldığı iddiaları, Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde bulunan milyonlarca dolar yakalanmıştı.

Geçen bir yıllık sürede bu operasyonun seçilmiş iktidara karşı bir darbe girişimi olduğu iddia edilmiş ve tüm soruşturmalar sonunda adli ve idari takipsizlik kararı verilmişti.

Hatta 21 Aralık 2013 günü Başbakan Fatsa’ya gelmiş ve Fatsa’da düzenlediği mitingde operasyon tertipçilerine rest çekmişti. O gün Başbakan olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ilk kez Fatsa’dan bu oluşuma “paralel yapı” ismi ile hitap etmişti. Fatsa’daki kalabalıktan etkilendiğini düşündüğüm dönemim başbakanı,  paralel yapıya Fatsa’dan rest çekmiş ve onca badireyi zaman içinde bertaraf ederek bu gün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmuştur.

Bu bir siyasi başarıdır.

Zaten Recep Tayyip Erdoğan 2002 yılından başlayan seçim serüvenlerinden her girdiği seçimde oylarını arttırarak çıkmıştır.

Türk siyasi literatüründe hiç bir siyasi kişinin bu denli başarısına rastlandığı da görülmemiştir.

Oysa 17 Aralık bir yolsuzluk operasyonuydu... Buna inanan binlerce AK Partili bulmak mümkün. Şu sıralar meclis gündemine de gelecek olan bakanların soruşturmaları genel kurula geldiğinde belki AK Partili milletvekillerinin oylarıyla yüce divana gönderilecekler. Çünkü aklın yolu bir. Niye 4 bakan ve çocuklarının yaptığı yanlışlıklardan ötürü koskoca bir camia olumsuz etkilensin.

*             *             *

Ne yazık ki operasyonun arkasında ‘cemaatin darbe planı’ var diyerek toplumu inandıran bir de güçlü başbakan vardı.

Bir yıl aradan sonra 14 Aralık 2014 Pazar sabahı “karşı operasyon” başladı.

Cemaat gazete ve televizyonuna baskınlar yapılıp gözaltılar oldu. Şimdi cemaat mensupları feryat ediyor. Gözaltıların “basın özgürlüğüne vurulan bir darbedir” diyorlar.

Anlaşılan, Türkiye kötü tecrübelerle demokrasisini geliştirecek.

Seçmenler siyasal tercihlerini somutlaşmış olaylar üzerinden değil, inandığı liderin söylemleri üzerinden yürütüyor. Toplumun bu yöndeki değer yargılarını ve algısını iyi okuyan günümüz siyasal iktidarı, yolsuzluklar yapılmadığı konusunda daha inandırıcı politikalar ortaya koyuyor.

Zira bu kavganın burada bitmeyeceğini söylemek gerekir. Maç 1-1 berabere oldu.

Umarım ülke zarar görmez...

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde