26 Nisan 2024

KISITLAMALARIN VE EKONOMİK KRİZİN GÖLGESİNDE...

  • PDF
Bu bayramı da geçen seneki ramazan bayramında olduğu gibi kısıtlamaların gölgesinde geçiriyoruz.
17 Mayısa kadar kapalıyız. 
Sokağa çıkmak yasak. Şartlar öyle gerektiriyor. 
Çünkü salgın hastalık tehlikeli boyutlara ulaştı. Önlem alınmazsa önü alınamaz sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz. 
Türkiye Kovid 19’la tanışalı yaklaşık 15 ay oluyor.
Ciddi can kayıplarımız var.
Salgından ve ekonomik krizden dolayı maddi kayıplarımızda…
Her iki krize ülkemiz hazırlıksız yakalandı. 
Ülkemizin bütçesi krizlerden olumsuz etkilenen çevrelere destek olacak güce sahip değil.
Binlerce esnaf işyerlerini kapattı, binlercesi de iflasın eşiğinde. Toplumun geniş kesimleri hızla yoksullaşıyor, fakirleşiyor. İşsizlik 10 milyonu geçmiş durumda. Ülke ekonomisi SOS veriyor. 
Kamu harcamaları kontrol edilemez boyutlara ulaşmış!. Tasarruf denilen kavramdan hızla uzaklaşılmış!.
Kısa süre öncesine kadar Ticaret Bakanlığı yapan şahıs kendi şirketinden siyasi etik değerleri ve yasaları hiçe sayarak bakanlığına dezenfektan ürünleri satmış. Bu satış demokratik-hukuk devletlerinde yüce divanda yargılanma sebebi oluşturmakta. Bizde tartışması bile yapılmamakta. 
Salgın varmış, ekonomi bozulmuş kime ne!!! Bakan bile kabını doldurmanın hesabı içinde. 
Oysa büyük, güçlü ve gelişmiş devletler salgın hastalık, sel, deprem gibi afet zamanları için bütçelerinden ciddi ödenekler ayırdılar. 
Küçük, orta ve büyük ölçekli işyerleri için, yoksul vatandaşlar için, muhtaç aileler için…
Mesela; Amerika Birleşik Devletleri yıllık bütçesinin yarısını salgında zarar gören veya görmesi olası kesimlere ayırdı ve bu desteği verdi. Almanya bütçesinin yüzde 20’sini verdi, Fransa yüzde 12’sini verdi, İngiltere yüzde 11’ini verdi. Sektörler yara almasın, yo-luna devam edebilsin diye. Bu destekler ülkelerinin üretim ve hizmet sektörlerinin yıkılmamasını sağladı, sağlıyor. 
Türkiye yüzde 1,5’ini verdi.
Niye “bu kadar az” diyenleriniz vardır sanırım.
Niye olacak, afet günleri için ayrılmış kaynak olmadığı için.
Bütçenin tam takır olduğu için. Salgın hastalığa hazırlıksız yakalandığımız için...
2001 yılı ekonomik krizini hatırlayanlarımız vardır tabii ki…
Bankalarımız batmış, enflasyon yüzde binli rakamlara çıkmış, batan batana bir süreç yaşanmıştı.
O kriz üzerine kuruldu AK Parti.
2002’de yapılan ilk seçimlerde de yüzde 34,5 oy alarak tek başına iktidara geldi.
Vaatleri arasında en dikkat çekici unsur ülkemizde bir daha “ekonomik krizler” yaşanmayacaktı.
Yoksulluk oranı düşecekti.
Yolsuzluklar olmayacaktı.
Yasaklar son bulacaktı.
Ana hedef “3 Y” diye tarif edilen olumsuzluklarla mücadele edilecekti. 
Seçmen bu ve benzer vaatlere güvendi. Güvenmekte de haklı idi. Ekonomi ciddi manada tehlike arz edi-yordu.  Çöküşe geçmiş bir ekonomiyle karşı karşıya kalınmıştı. Bir çıkış yolu aranıyordu. AK Parti bu çıkışın siyasi olarak adresi olmuştu.  
2001 krizi üzerinden 19 yıl geçti. 
AK Parti halen hiç aralıksız tek başına iktidarda. 
Tek başına iktidar tarafından yönetilmemize rağmen görüyoruz ki devletimiz salgında yaşanan hasarı karşılayabilecek ekonomik gücü elde edememiş. 
Yaşanabilecek olası zor günler için kasayı dolduramamış. 
Hatta yüzlerce özelleştirme, kamuya ait üretim sektörlerinin satılmasına rağmen. Bu satışlardan 60 milyar dolar gelir elde edilmesine rağmen. 
İki yıldır toplumun ezilen kesimleri darboğaz içinde ekonomik krizlerle mücadele ederken, üstüne bir de salgın hastalıkla boğuşmaya kalmıştır.
Açık konuşmak gerekirse; bu süreçlerde mil-yonlarca insanımız işini kaybetmiş ve fakirleşmiştir.
Rakamlar da bu olumsuzlukları ortaya koyuyor. 
Dolayısıyla şu an ülkemiz 2001 yılında yaşanan krizin “ekonomik olarak” gerisine düşmüş durumdadır. 
Verebiliyor muyuz esnafa, düşküne, yoksula ve ezilen kesimlere.
Geleceğe güvenle bakarak bayram sevinçleri yaşayabiliyor muyuz?
Sözü uzatmayalım; bir bayramı daha umut- suzluklarla kutlayacağız. 
Kısıtlamaların ve ekonomik krizin gölgesinde…
Aslında hiçbir iktidar alternatifsiz değildir. 
Bu krizleri aşacak siyasi irade mutlaka çıkacaktır. Türk demokrasisi bu krizleri aşabilecek olgunlukta ve tecrübededir. 
Hatta AK Parti bile son üç-beş yıldır kötü yönetmesine rağmen siyasi alternatifler içerisindedir. Bunca yıllık yıpranmışlığının karşısında halen Türkiye’nin birinci partidir.  
Sandık kurulur… Tercihler ortaya çıkar. 
Vardır elbet bu milletin bir bildiği.
 
* * *
 
RAMAZAN BAYRAMIMIZ BÜTÜN DÜNYA İNSANLARINA BARIŞ, SAĞLIK VE HUZUR GETİRSİN İNŞALLAH.
Bir hafta sonra yine aynı köşede buluşmak dileğiyle…

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde