02 Mayıs 2024

ALLAHIN GÖLGESİ

  • PDF
Başbakanımız sayın Binali Yıldırım TOBB’da yaptığı konuşmada FETÖ’nün “ Allah diyerek,kitap diyerek,cennet diyerek” samimi insanları aldatıldığını söyledi.” Bunlardan büyük alçaklık olurmu ? diye de vurguladı.
İnsanların samimi  din duygularının güç,para,siyaset gibi dünyevi  amaçlarla istismar edilmesi,böyle fetvalar yazılması öteden beri önemli bir sorundur.
Milli Mücadele düşmanı Ali Kemal’in bir yazısını bu açıdan size aktarmak istiyorum.Fakat hukukçu olarak belirtmeliyim.Başbakan’ın dediği gibi “ ibadet amaçlı yardım yapanlar,arka plandaki tezgahtan haberi olmayanlar masumdur.”
Demokrasi amacıyla hareket edenler de masumdur.
Fakat kurunun yanında yaşlar da yanıyor,toplumda bir “ mağdurlar sorunu” var.
İngilizlerle Damat Ferit’in Milli Mücadele aleyhine ,Şeyhülislam Dürrizade Abdullah’a yazdırttıkları fetvadan bilirsiniz…
11.Nisan 1920 günlü Peyam-ı Sabah  gazetesi fetvaları manşetten çarşaf çarşaf yayınlandı.Aynı gazetede Ali Kemal’in “ Şeriat,Padişah,Adalet2 başlıklı bir yazısı var.Ali Kemal,Kuyucu Murat Paşa’nın Celalilerin kafasını kesip kuyulara doldurması,Köprülü Mehmet Paşa’nın eşkiyayı ezmesi gibi Kuvay-ı Milliyecilerin “ imha” edilmesini istiyordu.
Padişahın buyruğu “ Allahın Gölgesinin iradesi” ise bunu eleştirmek,farklı düşünmek,karşı gelmek  mümkün mü?!
Mustafa kemal Paşa,bunu vatansever 152 Anadolu  müftüsünün karşı fetvalarıyla aştı.Konumuz bakımından önemli olan “ idare-i zıllullahi” kavramının  otoriter,hatta totaliter niteliğidir.Ali Kemal’in de  icadı değildir.
 Ali Kemal dindar bile değildi zaten.Bu kavramı siyasi istismar amacıyla,Milli mücadele düşmanlığı yapmak için kullanıyordu.
           İslamda ilk halifelerin sıfatı sadece “ müminlerin başkanı” olduğu halde,zamanla eski İran ve Mısır  kültüründeki “ yarı tanrı kral” anlayışı ve “ Allahın Gölgesi” sıfatını Müslüman hükümdarlar da benimsedi!
Eleştirilemez,itiraz edilemez! İslam tarihinde bilimsel ve felsefi düşüncenin 12.yüzyıldan sonra sönmesiyle bu totaliter yapılanma arasında paralellik olsa gerek.
Bu totaliter kültür hükümdar düzeyinde kalmadı.Müritler şeyhlerini uçurarak ululaştırdılar.Yukarıdan aşağıya,ailedeki “ peder” e kadar uzanan sıkı bir hiyerarşi…
İnsanoğlu hemen bütün tarihte “ otorite”ye sığındı.Bireysel özgürlüğe ihtiyaç duyması için belli bir özgüven duygusu gerekti.
Sorun dinle değil,özgürlüğe veya otoriteye ihtiyaç duymanın sosyolojik şartlarıyla ilgilidir.20.yüzyılda bile Hitler ve Stalin gibi milyonlarca eğitimli insanın zihnini ve ruhunu teslim alan totaliter şefler çıkmadı mı?
Çağımızda artık özgürlük,çeşitlilik,liberal demokrasi,hukuk güvenliği gibi değerler olmadan toplumların “ orta gelir tuzağını” aşamayacağını kanıtlamıştır.
Böyle bir çağda insanlarımıza ,özellikle yeni nesillere “ falanca” ya değil,” filanca” ya bağlanmalarını değil,bağımsız kişilik sahibi olmalarını,vicdanlarını geliştirerek hayatını kendilerinin tanzim etmesini öğretmek zorundayız.
Din eğitiminde de eski usul ezber ve taklit yerine,İslam tarihinden “ kula kulluk etmeyen” örneklerle geliştirilen hür kişilikli ye bağımsız düşünceli Müslüman tipi esas alınmalıdır.
 Hür ve yaratıcı düşünce ,bu çağda bu çoğrafyada ayakta kalmamızın ön şartıdır.Kalın sağlıcakla
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde