28 Nisan 2024

MÜSLÜMANLIK ELBİSESİ

  • PDF

             Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi huzuruna çağırır ve sorar; “ Bu kuş senden şikayetçi, neden kanadını kırdın?

              Derviş kendini şöyle savunur:

              Sultanım, bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını  düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı” bunun üzerine Hz Süleyman kuşa döner:

              Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikayet ediyorsun”

              Kuşun kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır “ Efendim, ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım”

             Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.  Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın diye emreder. Ancak bu emre kuş itiraz eder: Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır Neden? Diye sorar Hz. Süleyman. Kuş nedenini şöyle açıklar Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın! Çıkartın ki benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın”

           Metaforlarla dolu bu kıssa, Hz. Muhammed’den binlerce yıl önce yaşamış bir Peygambere ait kaynaktan beslenen peygamberin öğretileri en temel insanı değerleri içerir. Hele ki hak söz olduğu zaman, kılı kırk yarmanın gereği ortaya çıkar.

           Şimdi bu bakış içinde dünyanın gözü önünde cereyan eden birkaç hadiseyi hatırlayalım ve soralım:

           Irak’ın birçok köy ve kasabasını ele geçiren ve başında “ İslam yazan örgütün” eline geçirdiği askerlere yaptıkları işkenceler ve infazlar hangi din anlayışıyla izah edilebilir?

           1700 Şii askerinin infazı yetmezmiş gibi, öldürülenlerin yakınları olan kadınlara yönelik, örgütün elamanlarına helaldir şeklinde çıkartılan fetva hangi hukuk anlayışıyla örtüşebilir?

           Ya da Nijerya’nın Borno eyaletinde bir köyü basıp 30 kişiyi öldüren ve 3-12 yaş aralığındaki 60 kız çocuğunu kaçıran grupların, İslam ile ilişkileri hangi düzlemde ele alınabilir?

           Her gün, akla ve mantığa sığmayan yüzlerce hadiseyle anılıyor İslam dünyası. Güvensizlik, huzursuzluk, kargaşa, diktatörlük, hırsızlık, kadın erkek eşitsizliği, işçi ölümleri, suçsuz yere yıllarca hapislerde yatan insanlar, düşünce yüzünden mahkum edilen gazeteciler ve yazarlar, gayri insani ve anti demokratik tüm uygulamalar ve hemen yanında zikredilen Müslümanlık!

          Anlaşılmasına tek örnek yetecektir. Din ile meşgul olmaya yeni başlayan ya da başka dinden Müslümanlığa geçenlere bir bakın; ilk yaptırılan nedir:

         Yabancı ise önce isim,

         Sonra kılıf kıyafet,

         Sonra, saç sakal- baş değiştir.

         Ve birkaç ritüel devreye girer; namaz ve oruç ibadeti de başlamışsa, artık o kişi iyi Müslümandır!

         Halbuki Hz. Peygamber İslam öncesinde ne ise odur aslında; ne ismi değişmiştir, ne kılıf kıyafeti…. O ahlaki tüm ilkeleri zaten yaşanmaktadır. Ancak insanlığın içinde bulunduğu soruları görmekte ve bunalmaktadır. Acı çektiği bir dönemdir Hira inzivası…. Ve vahyin kendisine yüklediği görev; insanların insanca yaşamalarını engelleyen kabilecilik anlayışı; gücün otoritesi, faiz, tefecilik ve kan davalarıyla mücadele etmek! Halkı ezen ve istediği gibi kullanan muktedirlerin zihniyetinin değişimi için temel prensiplerin yerleşmesini sağlamak,

       Ali Şeriati “ dindar halkı din adına ancak, dinden geçinen, alim görünümlü din tüccarları kandırabildi. Diyor. Kalın sağlıcakla!

             

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde