02 Mayıs 2024

DİYANET KONUMUNU KORUMALIDIR

  • PDF
15 Temmuz sonrasında gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ Kandırıldım” itirafı ve “ milletin özrü” gerekse iktidar cenahından aynı mealde yükselen sözler “ Allah ile aldatma” sözünün acı gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Hiç kırılmasın AKP’li yöneticiler 15 yıldır süregelen “ Ehliyeti-liyakati dikkate almak yerine bizden olsun” tavrının sonucunu fiilen öğrenmiş oldular. Eşyanın tabiatındandır, haksızlık ve adaletsizlik eninde sonunda yapanı vurur.
Yüzbinlerce öğrencinin, memurun, akademisyenin, emniyetçinin, subayın hakları zayi edildi, kimi hak ettiği iye alınmadı, kimi işten çıkartıldı, kimi hapse atıldı, kimi canına kıydı. İnsanlar kırıldı, incitildi, ötekileştirildi.
Hukuk hak kelimesinin çoğuludur.hukuk çiğnendi.
İnsan hakları, Allah’ın sınırlarıdır (hududullah) Allah’ın sınırları çiğnendi.
Bu haklar tazmin edilmeden “ özür” kurtarır mı sorusunu sayın Cumhurbaşkanı’na ve yetkililere buradan sormak istiyorum.
15 Temmuz felaketinin siyasal, sosyal, ekonomik ve küresel boyutu tartışılıyor, tartışılmaya da devam edilecek. Umarız yeni mağduriyetler yaratılmadan, oluşan bütünlük bozulmadan, demokratik ve hukuk yapımızdan taviz verilmeden ve yapılan hatalardan ders çıkartılarak ülkemizin geleceği teminat altına alınır.
Tam da bu noktada  kendini masaya yatırması gereken kurumlardan biridir Diyanet. Zira  ne boşluklar bırakıldı ki dini duygular bu denli sömürüldü. Özellikle gençlerimizin zihinlerinde oluşan sorunların kolayca bertaraf edileceğini söylemek zor. Mesele sadece FETÖ de değil, lütfen artık görülsün, bir yaşam dilimine hapsedilen, bir döneme kilitlenen, bir biçime indirgenen,akla aykırı hikayelerle süslenen,bin yıl öncesinin fetvalarıyla yetinilen insanlığın geldiği çizgiden uzak görüşler her yerde din adına haykırılıyor ve taban buluyor.ve her geçen gün holdingleşen,ticarileşen ve siyasileşen din temelli örgütler büyüyor.
Bugün olumsuz,hatta sapkın din anlayışları bu denli güçlenmişse,elbette gözler Diyanet’e çevrilmeli. Dev bütçesiyle ve yüz binin üzerindeki personeliyle ne yapılmıyor ki (Veya ne yapılıyor ki?) bu noktaya gelindi?
Diyanet fincancı katırlarını ürkütmeyelim anlayışıyla hareket edemez, etmemeli… İslamla taban - tabana zıt fikirler filizlenirken susmamalı.
Akla bilime aykırı,insanın doğasıyla asla örtüşmeyecek fetvalar sosyal medyada ayyuka çıkmadan, tepkisini hemen koymalı.
Bazı konuları konuşmak için ille de emekli Diyanet İşleri Başkanı mı olmak gerekiyor?
Dinin siyasete alet edilmesinin vahametini görmek için on dört asrın tarihine şöyle bir göz atmak yeterli.Ancak siyasiler bundan vazgeçmiyorlar. Diyanet siyasi iradenin meşruiyet kazandığı ifade haline asla dönüşmemeli. Örneğin bugün cumhurbaşkanı “ Kandırıldım” diyorsa, Diyanet’in de bu noktada vebali yok mu?
Yoksa “ Biz de kandırıldık” mı diyecekler? Ha keşke Diyanet özerk bir yapıda olsa…
Başkan ve Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeleri ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri tarafından seçimle gelse Bunlar ayrı bir tartışma…
Fakat İslam ülkeleri arasında farklı bir yerde duran ve bir hukuk devleti  bulunan Türkiye Cumhuriyeti’nin din kurumu olan Diyanet dünyaya yönelik evrensel bir dini düşünce üretebilmeliydi. İl/İl cemaat-cemaat  Türkiye’nin bir dini haritasını çıkartılıp, sorunları ortaya koyan ve vatandaşları  gerektiği yerde uyaran ve aydınlatan bir politika izlemeliydi. Kalın Sağlıcakla!
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde