AK SARIK
- Çarşamba, 27 Nisan 2016
İran'da yargılanan Babek Zencani mahkemede, ortağı Rıza Sarraf ile Türkiye'de dağıttıkları rüşvet miktarının 8,5 Milyar dolar olduğunu ve asıl büyük kısmının dağıtımını ise onun bildiğini söylüyor. Bu kadar büyük miktarda bütçesi olmayan bir sürü ülke varken iddianın boyutu akıllara durgunluk veriyor. Böyle iddialar olabilir ve araştırılmalıdır. Araştırmayı engelleyenler ise süreç içinde iddianın altında ezilirler.
Geçen günlerde TBMM Genel Kurulu’nda CHP’nin Zencani’yi kast ederek “İranlı bir iş adamının Türkiye'de rüşvet dağıttığı” iddialarının tüm boyutları ile araştırılması önergesi MHP ve HDP’nin desteğine rağmen AKP oylarıyla reddedilerek araştırılması engellendi. AKP nin gerekçelerinde; İftira, paralel servis tarafından gündeme sokulma ve ülke gündemini meşgul eden demode şeyler olarak kullanılan vb ifadeler yer almış. Savunma her zamanki gibi; “Bunlara milletimiz prim vermemektedir. Bu iddialar ortaya çıktıktan sonra yapılan her bir seçimde milletimiz kararını çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Müslüman'ın sarığı beyazdır, leke kabul etmez, milletimiz bunu tercüme etmiştir, bu konuda müsterih olabilirsiniz.” Yani bütün yolsuzluklara rağmen oy alıyoruz oy diyerek, aldıkları oyların her pisliği temizleyen deterjan olduğu algısını yaratıyorlar. Hırsızın, yolsuzun, paranın dini, imanı rengi olur mu? Bakanların sarığının rengi neydi diye sorsalar, yanıtınız ne olacaktı? Vicdanlar kararırken oy gözleri kör, ahlaki değerleri de yok etmiş. Oy aklanma aracı değil bir tercih aracıdır, oy almak da hukuktan kaçma aracı değildir. Zencani davası ile ABD'deki Zarrab davası arasında benzerlik bulunmadığını da açıklamışlar. Buna kargalar güler ama ABD savcısı ciddiye alır.
İstifa eden bakanlar hangi ülkenin ve hangi partinin bakanıydı? 800 bin liralık kol saatinin ödeme belgesini çaresizlikten sümük peçetesine yazarak TBMM kürsüsünden sallayan kimdi? “Hepiniz oradaydı” diyen önceki başbakanın dediği gibi, hepsi AKP liydi. Türkiye’de sadece üç bakana 137 milyon lira rüşvet verildiğini Zencani söylüyor. Gaz sızıntıları gelmeye başladı, kokunun yayılarak daha çok burun yakacağı belli oldu. Kokuyu alanlar (en son makara Egemen) şirketlerini devrettiler bile.
Manisalı Bülent, Balyoz ve Ergenekon davaları için sevinç içinde “Ülke bağırsaklarını temizliyor” demişti. Ülke kirlettiğiniz bağırsakları dış ülkeler aracılığıyla yeni temizlemeye başladı. Göreceğiz akı şeyine karışmış mı? Yolsuzluk deyince oy diyen, baskıdan hazır ola geçen, her olumsuzluğu paralele bağlayan, fakirleştikçe şükrederek iktidarı destekleyen başka ülke var mı? Varsa lekesiz sarık gönderelim…