ASKIDA SADAKA …

         Komşu belediyemiz, ‘Askıda Ekmek’ uygulamasını hayata geçirdi. İhtiyaç sahibi vatandaşlara katkı sağlamak ve ekmek ihtiyaçlarını karşılamak için uygulamanın başladığını, ilerleyen günlerde 10 fırında daha başlanarak 20 fırında projeyi devam ettireceklerini gururla duyurdu! Ayrıca Osmanlı döneminden beri devam eden “Sosyal dayanışmanın en güzel örneklerinden birini de yaşatmış olacağız” diyerek! Sosyal bir hukuk devleti olamadık, yardımlaşma adı altında vatandaşlar dilenciliğe devam etsin mi demek istedi? Nereden bilelim! Bildiğimiz “Bir ekmeği” askıdan alacak insanın ezikliğidir, psikolojisidir. Osmanlıdan beri gelen fukaralığı yok edemediyseniz 14. yılına giren hükümetinizin Osmanlının övdüğünüz fukaralığını hayata geçirmenizi başarı olarak mı görüyorsunuz? Birde israfı önleyeceğinizi söylemişsiniz. Öncelikle yolsuzluğu önleseydiniz ya.”17/25 Aralık ve belediyelerdeki şaibeleri önleseydiniz. Ekmeğe gelince israf, yolsuzluğa gelince “Çorum’da İmam Hatip Lisesi, Makedonya’da rektörünün bile haberinin olmadığı üniversite” denilmezdi. Yerseniz diyorsanız, yiyenimiz çok var! Bunları hizmet ve başarı olarak sunmayın. Anlı şanlı, gözü yaşlı ve aklı yeni oluşan! Arınç bile giderayak “Müsrifi önlesek vergi toplamaya bile gerek olmazdı” dedi. Müsrifi ve yolsuzluğu askıda ekmek bekleyenler değil, halkı askıdaki ekmeğe muhtaç edenler yapıyor. İşsizlik, yolsuzluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin büyüdüğü ülkemizde her geçen gün büyük bir nüfus yoksulluğun altında yaşam mücadelesi vermektedir. Askıdaki işleri boş verin, yoksa günün birinde kırık bir askı olarak anılacaksınız zaten.                                                                                                                                                                                                 

       Yoksulluğa neden olan politikaların sebebi ve uygulayıcısı yönetenler değilmiş gibi, birde dayanışma ve yardımdan söz edip, yoksulluk din maskesiyle saklanmaya çalışılıyor. Konu fakirlere yardım yapmak değil, fakirliği bitirecek çözümler üretmektir. 14. yılına girmiş bir hükümet bu sorunu niçin çözmedi? Osmanlının borcunu mu devraldı?, Kurtuluş savaşı mı yaptı?, Birinci yada İkinci Dünya Savaşından mı çıktı? Yoksa Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları mı yapıldı? Son şık ekmeği askıya çıkartmıştır.

       Batı ülkelerinde özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan ve bir sol politika olan ama diğer hükümetlerin de iktidarda iken devam ettirdikleri sosyal politikaları veren hükümetin yada yerel yönetimin keyfine, vicdanına ya da dini inancına bağlı bir yardım olarak değil, herkese vatandaş olarak hak ettiği bir standartta yaşaması için hem de insan onurunu rencide etmeden yapılıyor.
       Sosyal yardımların sadakaya bırakılması eşit vatandaşlık ilişkisiyle de bağdaşmaz. Kaldı ki sadaka bağımlılık yaparak toplumu feodal bir yönetime hazır halde tutmaktadır. Esas ülkemizde incelenmesi gereken burasıdır.

       Ekmek herkese yetecekti aslında.                                                                                                            

       Tarlaya karga dadandı,                                                                                                               

       Ambara fare,                                                                                                                                                                     

       Fırına hırsız,              

       Memlekete harami…!                                                              

       Şairin mısralarındaki olumsuzlukları yok edebilirsek ekmeği askıdan kurtararak, insan onurunu üstün kılabiliriz.