SUYA GİDER ALLI GELİN …

Su, dünyanın en mucize maddesi olup canlılar için yaşam sıvısıdır. Yer altı sularının çıkarılma yöntemlerinden birisi de kuyu kazmaktır. Ordu Büyükşehir Belediyesi tarafından Afrika’da içme suyu kuyusu açmak üzere başlatılan kampanya için toplanan 150 bin liralık çek, geçen günlerde İHH Başkanına, Başkan Yılmaz tarafından teslim edildi. Fatsa Belediye Başkanı Anlayan’da; “Aralarından su sızmadığını” kanıtlamak için,“İHH’nın Ordu’da başlattığı Afrika'da projelerine destek vererek kuyu açacaklarını” açıkladı. Buna “Ayranı yok içmeye,   Afrika’ya gidiyor kuyu açmaya” denir.

             Uyurken kuyuya bir taş atmıştım:

            -Enver paşanın yardımına, Hüseyin astsubay’ın, “Suyuna gideyim” belki terfi alırım düşüncesiyle katıldığı ve kuyusu kazılacak Afrikalıların, ağızlarının sulandığını ancak Fatsalıların “Başından aşağı kaynar sular döküldüğünü”,                                                           

           -Afrikalıların “Ordu’nun derelerini istediği, dereleri HES’çiler yağmaladığından, “Ekmek elden su gölden” düşüncesiyle kuyuya razı olduklarını,  “Bin dereden su getirmek” yerine “Kuyumuzu kazın” diyerek, değirmenlerine su taşıttığı ve “Su gibi aziz olun” duası ile kuyuyu görmeden çıkrıkları hazırladıklarını,                                                                                                                   

           -Kazı boyunca “Kuyunun yüzü suyu hürmetine” Suya gider allı gelin has gelin… Türküsünün söylendiğini ve üstüne bir bardak soğuk su içildiğini,

           -Afrika’daki yöneticilerin: Kuyulardan muhalefete su vermeyeceklerini, onların köküne kibrit suyu döküleceğini, böylece kıtalarındaki muhalefetin bile“Suyunun ısınacağı” teminatına, bizimkilerin işte “Bir kaşık suda boğmak” budur dediğini,

           -OSKİ’nin, AFKİ(Afrika Kuyu İşletmesi) ile beşik kertmesi olduğu, ileride kanalizasyonda birleşecekleri, kokusu yayılınca da “Saman altından su yürüteceklerini” ve kuyulara sayaç takılmayacağını müjdeleyerek “Yüreklerine su serptiklerini”, kuyulara karşı çıkanlara “Su koy vermeyin” bizimkiler teyemmüme alışıktır, dediklerini,

          - Bir delinin, Afrika’da kuyuya attığı taşı çıkaramayan kırk akıllı tarafından “Eşek sudan gelinceye kadar” dövüldüğünü, taşeron İHH nın gemisinde 2010 yılında dokuz vatandaşımızın İsrailliler tarafından, Ak Denizde kuyulandıklarını,                                                                                        

          - Belediye Başkanının Fatsa’ya “Sular seller gibi” hizmet yaptığını! Yatırımları Afrika’ya götürmenin mutluluğu ile “Kuyu başına vardım, Afrikalım bekler” türküsünü söyleyerek Zeynep’in adını bile değiştirdiğini,

            Uyanınca gördüm.

            Milli kuyucuların; Sıra ilimize gelince hizmet bedellerinde vatandaşı sıkıp “Suyunu çıkardıkları”, hizmete gelince “Havanda su dövdükleri”, eleştiri durumunda ise “Zemzem suyu ile yıkandıklarını” ve halkın din iman kuyusunun çoktan kazıldığı bilinmektedir.                                                                                          

Usta; Fatsa’nın sorununu çözdün de Afrika’nın kuyusuna mı sıra geldi?  Birde vuvuzela ve tam tam eşliğinde “Toplu kuyu açılış töreni” yaptınız mı, “İmamın abdest suyu gibi” afiyetle kullansınlar! Ancak, Afrikalıları uyarıyorum;  Bizim ustanın asfaltının bile ömrü iki yıl sürmedi. Kuyular erken çökerse “Su kaçırırsınız”. Benim ki kuyu kazmak değil ya “Pişmiş aşa su katmak”.                                                                                                     

Halkımız hafta sonu bir “Gayya kuyusu” kazmazsa “Susuzluktan yandı” demektir. Alın bunları, “Sulu dereye götürüp, susuz geri getirin”. Hatta getirmeyin !