04 Mayıs 2024

SANDIĞA SAHİP ÇIKMAK

  • PDF

Sahip çıkmak deyimi Türk Dil Kurumu (TDK) na göre: Kendinin olduğunu ileri sürmek, korumak, koruyucu olmak, ilgilenip gözetmektir. TDK’ya göre sahip çıkmak deyiminin açılımıda: Önce vatana, sonra toplumu toplum yapan temel değerlere din, örf, adet ve adalet kavramlarına sahip çıkmak; Hırsızlığa, ülkemizi karabulut gibi saran yolsuzluğa, müsrife, vb. diğer olumsuz unsurlara da karşı çıkmaktır. Son yıllarda toplum insanı değersizleştirme ve sahiplenmeme duygusunda da çağ atlamış! “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantığıyla, yönetenler sayesinde bireysel çıkarlar için ülkemize ve değerlerimize sahip çıkalım anlayışını yok etmeyi yaşamın temel felsefesi haline getirmişlerdir. Şimdi gelelim esas konuya. Seçim çalışmalarında vatandaşların “Sandıklara sahip çıkın.” isteğini sık duyduk. Onur vesilesi olan sandık hırsızlık aracı olmaya başlamış ve vatandaşımızda bu olayın farkına varmıştır. Birinin parasını, malını mülkünü çalmaktan öte, özgür iradesiyle kullandığı oyunun çalınması sıradan bir hırsızlık değildir. Bize oyu çaldırmayın diyenler on üç yıldan beri toplumun değerleri aşındırılıp çalınırken ne yaptı? Bir bakalım:

       -Dini değerlerimiz kullanılıp seçim meydanlarında Kuran-ı Kerim elde sallanarak siyasete alet edilirken,

       -Eski bakan Egemen bağış “Bakara Makara deyip her Cuma Google’ye bakıp bir ayet sallıyorum” deyip kutsal kitabımızla dalga geçerken,

       -Eski bakan Zafer Çağlayan, aile boyu Reza Sarrab’ın uçağıyla rüşvet olarak umre haccına giderken,

       -17/25 Aralık yolsuzluklarında anlı şanlı bir iş adamı hepimize toptan küfrederken,

       -Başbakan Yardımcısı Arınç’ın "Öcalan'ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz" deyip Apoyu koruduğunu söylerken,

       -AKP döneminde milli servetimizin yaklaşık yarısı olan 672 Milyar dolarlık varlığımız yabancıların eline geçip, bu varlıkların yüksek kar ve faiz geliri üreten varlıklarımız olduğu bilinirken,                                                                                                                                                             

       - İlk defa bir Başbakanın çiftçilere “Gözünü toprak doyursun”, “Ananı da al git” diyerek kutsalımız olan analarımıza hakaret ederken, yine bir başbakanın kocaman gemiye “Gemicik” deyip oğlunun gemisini kayıkçık yaparken,

       - TCDD yolsuzluk soruşturmasından rüşvetin adının “Namaza başlamadan önce iç huzuru sağlayalım” deyip namaz rüşvete şifre edilirken,

       - Hukuk devleti yok edilip, basına baskı ve sansür uygulanırken, insanları sizden bizden deyip ayrıştırıp, “Bir taraf olmayan bertaraf olur” denilirken,         

       - On birinci cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile “Hatamızı kabul edelim ve yüce yaradan dan affedilmeyi dileyelim. Biz maneviyatı siyasete alet etmekle, düzeltilmesi zor bir hata yaptık” deyip günah çıkarırken,

         Kimse ortalarda yoktu kimileri korktular, kimileri de pastaya ortak oldular. On üç yıldan beri sesiniz soluğunuz çıkmadı, değerlere sahip çıkmadınız. Bari sandığa da siz sahip çıkın artık. Çalana bir şey demiyorsunuz, çaldırana feryat ediyorsunuz, hırsızın hiç mi suçu yok? Yeni Türkiye’de oy hırsızlığı da kutsal meslek mi oldu?

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde