Kumpas; birisine karşı, onu güç duruma düşürecek gizli bir düzen, tuzak hazırlamaktır. Kumpasa gelmek de hile ile kandırılmaktır. Son yıllarda ülkemizde insanlar ve kurumlar büyük kumpaslarla oldukça zor günler yaşamıştır.

 

   Bülent Arınç’ın başrol oyuncusu olduğu ve senaryosunu yazdığı süikast iddalarıyla kozmik odada devletin beynine kumpas kurulduğunda 2010 yılıydı. Bunun sonucunda ülkemizin “ yurtdışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütlerine yerleştirdiği 813 görevlinin tamamına yakının şehit edildiği” haberlerini basından izledik.

 

    Dönemin Başbakan Yardımcısı ve şimdilerin Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Arınç’ın Balyoz sürecinde sarfettiği, “İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz” sözüyle ölçüyü iyice kaçırdığı hafızalarımızdadır.... 2008’de daha Ergenekon iddianamesi kabul edilmemişken dönemin Başbakanı da davaların savcısı olduğunu ilân etmişti. Buna da kumpasın peşin hükümlüsü demek doğru olmaz mı...?

 

    Balık hafızalarımızda kaldığı kadarıyla silahlı kuvvetlere kurulan kumpasın oyuncuları Tuncay Güney Kanada’da, Emre Uslu’da Amerika’da ağa babalarından gelecek yeni görevleri bekliyorlardır!

 

    2010 Yılında CHP genel başkanına kurulan kumpas sonucu, Baykal genel başkanlıktan ayrılmıştı. 2011 Yılında ise genel seçim öncesi MHP’den bir kısmı yönetim kadrosunda olan10 kişi kumpas sonucu listelerden geri çekilmişti. Yine aynı yıl şike iddialarıyla büyük bir spor kulübüne kurulan kumpas sonucu kulüp başkanı ve yöneticileri aylardır cezaevinde yatırılmıştı.

 

    Kimi şantaj, kimi kendiliğinden ve kimide yönlendirmeyle yapılan kumpaslar, ülkemize ve siyaset dünyamıza yarar sağlamadığı gibi krizleri derinleştirmiştir. Hiç olmasa iyi ama yine de yolsuzluk, ahlaksızlık... gibi toplumun geneline rahatsızlık veren kumpaslar yerine sadece parti içini rahatsız eden kumpaslar olsun demek zorunda kalıyoruz... Bu da yakışıksız bir durum.

 

   Çok iyi organize edilerek Türk Silahlı Kuvvetlerine kurulan ve kamuoyunda “Balyoz, Ergenekon...” olarak anılan kumpas sonucu milli ordumuz büyük yara almıştır. 17-25 Aralık diye bilinen büyük yolsuzluklar ve karşılığında yapılan operasyonlar taraflarca kumpas olarak ifade edilmiş ancak kutulara sığmayan ve makinalarla sayılan ekonomik tutarlar mahkeme kayıtlarına geçtiğinde 2013 yılını yaşıyorduk.

 

    Bu kumpasların faillerinin çoğu yaşantılarına devam ederken muhtemeldir ki bir kısmı da üst düzey yöneticilik görevlerinin başında yeni kumpaslara yelken açıyor olabilir... Arınç’ın bu konularda bilgeliği tartışılmaz diye düşünüyorum!

 

   Gelişmiş ülkeler karanlıklar ardında kurulan kumpaslar yerine, sanayide teknolojiyi, günlük yaşamda da ahlak ve demokrasiyi kumpas denilen aletle hem derinliğini, hem de çapını milimetrik olarak ölçüyorlar.