28 Mart 2024

zeki-sarihan

SİYASİ KÖRLÜK

  • PDF
Hükümet tarafından düşman gözüyle bakılan, eş genel başkanı ve bazı milletvekilleri hapiste ve örgüt binaları gözetim altında olan, seçilmiş belediye başkanları görevden uzaklaştırılan ve yerlerine memurlar atanan HDP de kongresini yaptı.
Türk siyasi hayatında tutunmak için zaten birçok badire atlatmış, birkaç kez ad değiştirmek zorunda kalmış olan bu partinin siyasi hayattan silinme işlemi onun eş genel başkanı Demirtaş’ın “Seni başkan seçtirmeyeceğiz” ilanı ile başladı. “Seni başkanımız olarak tanıyoruz” denseydi, hiç kuşkusuz bugünkü sonuçlarla karşılaşmayacaktı.
HDP ile hükümet arasındaki ilişkilerin çok bozuk olmasının son nedeni bu olmakla birlikte Türk kamuoyunda HDP’nin bir Kürt partisi olduğu, bununla da kalmayıp Güneydoğu’da yaşayan Kürt nüfusu Türkiye’den ayırıp yeni bir devlet kurmak istediği gibi bir algı da var. Şimdi hükümet bu algıyı güçlendirecek yoğun bir kampanya yürütüyor.
HDP BÖLÜCÜ BİR KÜRT PARTİSİ MİDİR?
İşin doğrusu ise bu değildir. Eskiden beri söylediği, halen de en yetkili ağızlardan duyduğumuza göre HDP, hiçbir zaman Kürtlerin yaşadığı toprakları Türkiye’den ayırmak istemiyor. Aksine, Kürtlerin Türklerle birlikte yaşamak istediklerini, Türkiye’nin her karış toprağının kendi vatanları da olduğunu söylüyorlar. Onların istediği Kürtlerin kimlik haklarının tanınmasıdır ki bu onların Kürtçü olduğunu göstermez. Bu talep Kürt olsun Türk olsun ve konu ister Kürtler, isterse başka etnik bir grubun hakları söz konusu olsun her devrimcinin, hatta demokratın talebi olmalıdır.
Türkiye’de yasak sınırları içine alınmış olan milliyetçilik değil, Türklerden başka unsurların milliyetçilik yapmasıdır. Türk Milliyetçisi olduğunu açıkça belirten ve sabah akşam bu yolda konuşan partiler olduğu gibi, İslamcı ve sosyal demokrat partilerin fikriyatı içinde de milliyetçilik önemli bir yer tutuyor. Yurtseverlik anlamındaki bir milliyetçilik tarihin belli dönemlerinde ulusal bağımsızlık için olumlu bir rol oynasa da ülke içinde yaşayan etnik grupların birbirlerine karşı milliyetçilik yapmalarının milleti nasıl böldüğü ve unsurlar arasına nasıl düşmanlıklar saçtığını yaşayarak görüyoruz.
HDP SOSYALİST BİR PARTİDİR
“Bir sosyalist parti olsa, üyesi de çok olsa!” dileği var ya. HDP, tam da bu dileğin gerçekleştiği bir partidir. İşte tam da bundan ötürü yok edilmek isteniyor. Genel seçimlerde yüzde yarım, haydi haydi yüzde 1 oy alabilen bir sosyalist partiye şimdilik tahammül edilebilir. Ancak 1965’te yüzde 3 oy alarak Meclis’e 15 milletvekili ile giren Türkiye İşçi Partisi’nden sonra yüzde 13’le Meclis’e 80 milletvekili sokan bir HDP, soyguncu bir rejim için gerçek bir tehlike yaratmıştır.
Kendini sosyalist sayan birçok arkadaşın buna şiddetle itiraz edeceğini tahmin ediyorum. Bu itirazlarının iki nedeni var. Bunlardan birincisi Türkiye’de sosyalistler arasındaki ezeli rekabettir ki her sosyalist örgüt, diğer birinin de sosyalist olduğunu teslim edemez. Yoksa kendi varlığının gereksizliği ortaya çıkacaktır. Diğerlerini reddetmelidir ki, kendisinin emekçi halkı temsil ettiği kabul görsün…
Fakat bu gerekçe, ikincisinin yanında çok zayıf kalır. Bu ikincisi, milliyetçilik gibi burjuva ideolojisinin küçük burjuvazi, aydınlar ve hatta işçi sınıfı içinde de iyice kök salmış olmasıdır. Tarihte olduğu gibi günümüzde bu burjuva etkisi dünyanın her ülkesinde emekçiler arasında görülüyor. Farklı din ve mezhepten insanlar nasıl ötekileştirilip bir çeşit düşman sayılırsa farklı kültür ve dillerden insanlar da aynı muamele ile karşılaşıyor. Bir zamanlar Elazığ çarşısında Kürtçe konuşana beş kuruş ceza yazan, Kürtçe bir kaset çıkaracağını söylediği için gazinoyu Ahmet Kaya’nın başına yıkmaya çalışan zihniyet, artık bu kadarına alıştıysa da örneğin Kürtlerin okullarda kendi dillerinin de öğretilmesine tepki göstermesinin nedeni burjuvazi tarafından genlerine işlenmiş bu milliyetçiliktir.
Edirne’de tutuklu olan partinin eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş HDP’nin son kongresine gönderdiği mesajda şöyle diyor: “HDP, AKP-MHP’nin kurmak istediği Faşist Türkiye’nin partisi değildir. Türkiye’nin hırsızlarının da partisi değildir. HDP, Türkiye ezilenlerinin partisidir. Türkiye’nin yoksullarının, yok sayılanlarının partisidir. Evet, HDP bu yönüyle gerçek bir Türkiye partisidir. Bizim hayalimizdeki Türkiye ile faşizmin vaat ettiği Türkiye arasında en küçük bir benzerlik yoktur. Bu nedenle HDP ne kadar Kürt ezilenlerin partisi ise o kıadar da Türk ezilenlerinin partisidir” (Cumhuriyet, 12.2.2018, s. 4)
HDP adında da yazılı olduğu gibi “Halkların” sosyalist bir Türkiye partisi olmakla birlikte onun daha çok Kürt nüfus tarafından tutulması çok doğaldır. Çünkü Kürtler kimliklerinin yok sayılaması yanında Türkiye nüfusunun en yoksul ve ezilmiş kesimlerini oluşturuyor. İşçi sınıfına olduğu gibi Kürt emekçilerine ve devrimci aydınlarına dayanmayan bir sosyalist parti düşünülemez. Türkiye’de kurulmuş bütün sosyalist partiler Kürt sorununu programlarına almışlardır. Ve bunun yüzünden de kapatılmışlardır. Burjuvazinin çıkarlarına göre biçimlenmiş devlet, daima Türk sosyalistleriyle yoksul Kürt kitlelerinin birleşmesini önlemek için olağanüstü önlemler almayı ihmal etmemiştir.
DEMOKRASİ İTTİFAKI
Günümüzün yanıt bekleyen en önemli sorusu, 2019 veya erken bir seçimde tek adam’a ve onun rejimine karşı bir demokrasi ittifakının kurulup kurulamayacağıdır. Hükümetin, böyle bir ittifak kurulmaması için gerek HDP, gerek CHP üzerinde olağanüstü bir itibarsızlaştırma ve cezalandırma yoluna gittiğini görmeyen var mI?
Yazık ki var! Bir kısım milliyetçi, demokrat ve laik Türkler, böyle bir ittifaktan şiddetle ürküyorlar ve CHP’yi de ürkütmeye çalışıyorlar. Bunlar bilerek veya bilmeyerek iktidarın ekmeğine yağ sürüyorlar. Milleti nasıl bir rejime mahkûm edeceklerini herhalde göremiyorlar! Veya sosyalist Kürtlerle birlik olmaktansa gönülsüz de olsa dinci faşist bir yönetim altında yaşamaya rıza gösteriyorlar.
Bunu göremeyecek göz, siyaseten kör olmuş demektir. (12 Şubat 2018)

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde