YEDİNCİ VİDEO DA GELDİ

Çarşamba, 26 Mayıs 2021

Devlet yönetimi ciddi bir iştir. Güvene dayalıdır. Geleneği vardır. Anayasası ve yasaları vardır. Hukuk düzeni işler. Demokrasi içinde şeffaftır. Geyrimeşru ilişkilerden uzak durur. Mafyatik gruplarla ilişki kurmaz. 

Görüyoruz ki son günlerde siyaset, mafya ve medya ilişkileri devlet yönetiminde de karma karışık durumda seyrediyor.

Mafya liderleri devlet yöneticilerine ayar veriyor.

Hem de açık iletişim kaynakları kanalıyla.

Sedat Peker seriye bağladığı videoların yedincisi de yayınlandı.

Altıncısının hedefinde Süleyman Soylu vardı.

Yedinci videodaki hedef Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım oldu. Artı eski içişleri bakanı Mehmet Ağar.

Erkan Yıldırım gemi işletmecisi.

Peker; Erkan Yıldırım için “uluslararası uyuşturucu sevkiyatında önemli rol oynuyor” diyor. Babasının işin içinde olup olmadığını bilmediğini açıklıyor.

Medya mensubu olduğunu bildiğimiz trol gazetecileri de arabuluculuğa soyunuyor.

Sedat Peker’le görüşüp “… Süleyman beyle (İçişleri bakanı)  sizi barıştırayım …” diye görüşmeler yapıyorlar. Bu nasıl bir gazeteciliktir.

Hadi ve Süleyman Özışık kardeşler gazeteci mi, yoksa mafya-siyaset ilişkilerinin arabulucusu mu?

Adam 7 adet video kaydı yayınlıyor ve 20 milyon izleyiciye ulaşıyor.

Kimi tehdit ediyor bu yayınlarında?

Açıktan devletin içişleri bakanı Süleyman Soylu’yu. Ve başbakanlık yapmış Binali Yıldırım’ın oğlunun kirli ilişkilerini.

Videoları izleyenler “Aman Allahım bu ne cüret!” demiştir muhtemelen.

Veya “… vah devletimin haline, kimler tarafından yönetiliyoruz …”

Heyhat… siyaset, medya ve mafya ilişkileri iç içe girmiş! Herkes sırlarını biliyor ve ortaya döküyor.

Alışverişler fora…

Dolarlar havalarda uçuşuyor. Siyaset-mafya birlikte iş tezgahlıyor. Uyuşturucu trafiği açıktan ve ortaklaşa ranta dönüşüyor.

Adama baksana AK Parti içindeki bir vekile her ay 10 bin dolar maaş verdiğini söylüyor. Belki de bu iddia çerez parası babından. Uyuşturucu trafiğinde minik paralar. Daha büyükler neler götürüyor kim bilir!

Aynı adam iktidara destek mitinglerinde muhalefet liderleri için “… kanlarında boğarım onları …” dememiş miydi?

Açıkça tehdit olan bu beyanlar karşısında kim harekete geçti? Yasaları işletti?

Vah devletimin başına gelen bu aymazlıklara.

Bu ne iç içelik, bu ne kucak kucağalık, bu ne lebaleblik; ‘son günlerin moda tabiriyle.’

Ancak, tüm bu olumsuzluklar karşısında kimse bitli yorganı üzerine almıyor.

İstifa eden yok. İddiaların muhatapları kıllarını bile kıpırdatmıyor.

Ama Sedat Peker; son videosunda Süleyman Soylu için “Tayyip abi bunu görevden al” ricasında bulunuyor.

Hani; Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti idi. Bu anayasal bir kuraldı. Niye kimse bunun gereğini yerine getirmiyor, acaba.

Daha ne pislikler çıkacak ortalığa kim bilir; bekleyip göreceğiz.

Oysa bu millet temiz duygularıyla bu yöneticileri destekledi. Ülkemi doğru-dürüst yönetsin diye yetki verdi. Adaletsizlik, yolsuzluk, yandaşlık yapmasın.. hukuksuzluklara karşı dursun diye oy verdi.

Ülke kalkınsın, milletin refah seviyesi yükselsin, üretimler artsın, demokrasi gelişsin, hukukun üstünlüğü kavramı kabul görsün, yoksulluk fıtrat olmaktan çıksın, yolsuzluklar son bulsun, geleceğe güvenle bakılabilsin, gençler umut dolu yarınlara yol alsın vs vs… diye destek verdi.

Görüyor ki; vay halimize…

Çünkü; bilindik tabirle ve son aylarda sıkça duyduğumuz “At izi, it izine karışmış”

Yöneticilerimiz yönetemez duruma düşmüşler. Mafya ağalarının pençesine kapılmışlar!.

Nerede devletimizin dirayetli yöneticileri. Yargısı hiç mi rahatsız olmuyor tüm bu olumsuz gelişmelerden. Bu kadar yıpranmışlık karşısında nasıl görev yapabilir bu aymazlar. Demokratik kurallar içinde kulağından tutup kapı dışarı yapacak olan bir yönetici yok mu? Bunca kirli ilişkilerin karşılığında demokratik kuralları işletecek hiç mi kurum kalmadı ülkemizde.

Lütfen bu milletin desteklerini hiçe saymayın. Kirli ilişkilerden güç devşireceğinize, milletin tertemiz oylarına güvenerek yöneticilik yapın.

Acil temizlik gerekli oldu, değil mi?

 

MHP İL BAŞKANI FATSA İLÇE BAŞKANINI NİYE BAYPAS EDİYOR?

Geçen hafta ilgimi çeken bir ziyaret gerçekleşti. Ziyaretin siyasi boyutu kamuoyu için önemli idi.

MHP Ordu il başkanı Naci Şanlıtürk Fatsa Belediye Başkanı Etem Kibar’ı makamında ziyaret etti.

Ziyaret gayet insani.

Ancak siyasi yönü “MHP açısından” tartışmalı.

Çünkü MHP’nin il başkanı bu ziyareti Fatsa ilçe başkanını baypas ederek gerçekleştirdi.

Biliyoruz ki MHP il başkanı Fatsa ilçe başkanı Murat Kaçak’lasiyasi platformda barışık değil.

Hatta Fatsa ilçe başkanı, il kongresinde kurultay delegesi bile yapılmamıştı.

Yani MHP Ordu il başkanı Fatsa İlçe başkanını gözden çıkartmış durumda.

Oysa bu pozisyon siyasi etik kurallarına uymaz.

Parti içi siyasi rekabete de ters düşer.

Gerçi MHP’nin iç meseleleri kamuoyunu ilgilendirmez, ancak açık kaynakların göstergelerine göre açıktan bir ilçe başkanına düşmanlık yapmak, onu yok saymak da siyasi ahlaka sığmaz.

Fatsa ilçemiz ilimizin ikinci büyük ilçesidir. Hiçbir parti il yetkilisi Fatsa’yı göz ardı etmemeli, edemez.

Dolayısıyla Murat Kaçak Fatsa’da kendi partisinin çıtasını ve aktivitelerini her daim yükseltmiştir. Mücadelesini partisi adına başarıyla sürdürmektedir.

O halde hiçbir partinin il başkanı Fatsa ilçe başkanlarını yok sayamaz.Eğer ilişkilerde özel sürtüşmeleriniz varsa bunu kamuoyuna yansıtmamanız gerekir.

Bu olumsuz durumlaraçık kaynaklardan bilgilendirilmiş ise kamuoyunu ilgilendirir.

Mesele kamuoyunun gündemine düşmüşse biz gazetecileri de ilgilendirir.

Hangi partide olursa olsun il ve ilçe başkanlarının çekişmesi kabul görmez, takdir edilmez. Varsa da tartışılır, yorumlanır.

Burada kimsenin tarafında veya karşısında bir tutum aldığım düşünülmesin. Ben hangi partide olursa olsun il ve ilçeler arasında olası sürtüşmelerin kimseye fayda sağlayacağını düşünmem.

Önemli olan uzlaşmadır. Her ne kadar parti içi mücadelede il, ilçe başkanları kendilerini ileriye dönük rakip görseler de bunu çaktırmadan sürdürmeleri doğru politikadır.

Naci Şanlıtürk ile Murat Kaçak’ın siyasi yarışı tabii ki olacaktır. Bunu açıktan bireysel düşmanlık haline getirmek Fatsa’nın da çıkarına olamaz.

İktidar ortağı da olan MHP’de bu çekişmeden kaynaklı Fatsa kaybeder.Fatsa’nın ihtiyaçlarının organize edilmesi gerekirken il yönetiminden kaynaklı küskünlüklerden dolayı Fatsa arada kaynar.İl ve ilçe başkanlarının sürtüşmesinden Fatsa zarar görür.

Kaldı ki; Murat Kaçak gözlemlediğim kadarıyla genel başkan ve genel merkezle de çok yakın ilişkileri olan bir siyasetçi.Genel başkanıyla her daim görüşebilen bir kişilik.Son kurultayda kurultay delegesi olmadığı halde kurultay salonuna delegelerden önce girebilen bir partili. Veya;Ordu politikasında MHP adına yıldızı parlayan bir ilçe başkanı.Tabii ki hedefinde ileriye dönük düşünceler vardır. Siyaset il veya ilçe başkanlığıyla son bulmaz. İleri hedefler içerir.

İl başkanının Fatsa belediye başkanını ziyarette ilçe başkanı vasfıyla Murat Kaçak’ın olmaması.. MHP adına açıkça Fatsa’nın baypas olmasıyla eş görülmeli.

Kimse kusura bakmasın Murat Kaçak’ı sevelim-sevmeyelim ben bu meseleyi Fatsa’nın siyasi hukuku adına böyle okurum.Parti içi mücadeleleri de beni hiç mi hiç ilgilendirmez.Fatsa adına verdikleri fotoğraf tüm Fatsa’yı ilgilendirdiği gibi MHP’lileri daha çok ilgilendirmeli. Öyle de olmakta. Partili bir grup insanın tepkileri de kamuoyuna olumsuz yansımakta.

Benden söylemesi…