BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ HİZMET BİNASI, YEREL YÖNETİMLERİN 3.YILI VE PUDRA ŞEKERİ Mİ KOKAİN Mİ?

Geçen haftaki manşet haberimizde yer alan yazıda “ORDU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ HİZMET BİNASININ FATSA’DA OLMASI GEREKİR” yönünde bir fikir ortaya atıldı.

Fikir; emekli yerel yönetici, Fatsa Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Yakup Yeşiltaş tarafından gazetemize özel kaleme alındı.

Yakup Yeşiltaş yıllarını belediyelerde çalışmayla geçirmiş bir hemşehrimiz.

30 yıllık bir belediyecilik geçmişine sahip Yeşiltaş; bunun yarısını İstanbul-Beyoğlu ve Esenler belediyelerinde, diğer yarısını da Fatsa-Ilıca belediysinde geçirmiştir.

Dolayısıyla Yakup Yeşiltaş yerel yönetimlerde ciddi bilgi ve tecrübeye sahiptir.

Yazıda iddia ettiği kriterler istasistiki bilgiler içermekte ve coğrafi donelere dayanmaktadır.

Bölgedeki ekonomik veriler, sosyal yaşam akışı, istihdam alan yapısı, merkezi konum pozisyonuyla Fatsa’nın merkez olduğu gerçekliğini dile getiriyor.

“Eğer Ordu ilimiz büyükşehir (bütünşehir) yapıldıysa; idari yapılanması da bu bütünlük çerçevesinde olmalıdır” demeye getiriyor yazısındaki iddiasını.

Ben de diyorum ki; aklı selim düşünürsek; hizmet binası gerçekten Fatsa’da yapılandırılmalıdır. Çünkü Fatsa; Ordu ilimizin tam orta yeridir. Altınordu ve Ünye ilçelerine aynı uzaklıktadır. İç ilçelere de aynı uzaklıktadır.

Yani; Fatsa’dan bütün coğrafyaya ulaşmak daha kolaydır, daha gerçekçidir.

Valilik binası Altınordu’da olsun, büyükşehir hizmet binası Fatsa’da olsun.

Eğer amaç hizmet odaklı ise gerçekçi olanın yapılması uygun değil mi?

Hizmetin kısa yoldan ve zamanında ulaştırılması ideal olan değil mi?

Sayın Yakup Yeşiltaş’ın yazısını okumayanlar için okumalarını tavsiye ederim. Çok geniş analizlerle meseleyi dile getiriyor.

Kabul görür veya görmez.

Adam tüm detaylarıyla büyükşehir belediyesi hizmet binasının neden Fatsa’da olması gerektiğini dile getirmiş.

Fikrine saygı duyuyoruz.

Okumayanlar; internet arama motorlarına “Fatsa Yeni Haber” yazıp yazıya ulaşabilirler.

*             *             *

Bu gün yerel seçimler olalı iki yıl bitiyor.

Zaman çabuk geçiyor.

Ne bekliyorduk, ne bulduk?

Yapılan işleri kimimiz yeterli, kimimiz yetersiz bulmuş olabiliriz.

Zaten toplumumuzun bütün kesimlerinin memnun olması mümkün değildir.

Muhalefet kesimleri yapılanları beğenmeyecek, iş başında olanları destekleyenler abartacaktır.

Ancak Fatsa’da büyükşehir belediyesi sayesinde, ilçe belediyemiz organizasyonuyla, büyükşehir belediye başkanı Hilmi Güler’in onaylarıyla, Etem Kibar’ın büyükşehirle olan yakınlaşmalarıyla epeyce bir iş yaptırdık diye düşünüyoruz.

Bu düşüncemizi de; aklımıza ilk gelen Kapalı Pazar yeri yapım işi, mezbahane binasının bitirilmesi ve hizmete açılması, Sevgi Caddesi altyapısı çalışmaları, Ata Caddesi altyapısı çalışmaları, yarım kalan yeni belediye binası yapımının bitirilmesi, her ay bir araç alımı, kırsal mahallelerdeki asfalt yol çalışmaları gibi hizmetlerin varlığı ile destekleyebiliriz.

Tabii ki yapılanları yeterli görüp görmemek kamuoyunun takdirindedir. Kesinlikle başarılıdır, kesinlikle başarısızdır demek gerçekçi olmaz.

Üçüncü yıla girdiğimiz bu gün umarım memleketin ileriye dönük beklentileri yerine getirilir, daha çok hizmet beklentisi olan kesimler mutlu edilir.

*             *             *

Adam işin ticaretini de yapınca yeniden gözaltına alındı.

Oysa çektiği tozun “PUDRA ŞEKERİ” olduğunu beyan edince denetimli serbest kalmıştı.

Adı; Kürşat Ayvatoğlu. AK Parti Genel Merkez personeli.

Yok mudur AK Partili olupta kokain (uyuşturucu madde) kullanmayan.

Demek ki var mış.

Olabilir de...

Bunda gocunmaya da gerek yoktur. AK Partili birisi de kokain çekebilir. AK Partililer insan değil mi? Onların da kafa yapma özgürlüğü yok mu?

İşin ucunda AK Parti çalışanı olunca bazı çevrelerce habire köpürtmeler de aralıksız sürecektir.

Fakat köpürtenler açısından bakıldığında da bu genç şahıs bahse konu tozun ticaretini yapınca iş suça giriyor. Yasa dışı yollardan kazanç elde etmeye giriyor. Herkes helalinden kazanırken bu genç vatandaş kısa yoldan zengin olmayı tercih etmiş oluyor. Bir şekilde yolunu bulmuş ve satışını da yapmış gözüküyor!!!

Esas arıza burada çıkıyor. Adam kuru çeker, sulu içer... Kime ne.

Görmüyor musunuz gencin altındaki arabayı? Zenginlik kokuyor. Arızalı olan durum bu.

Ancak bu gibi durumlarda “NEREDEN VE NASIL BULDUN” diyen yok!

Hatta şu nargile salonlarını dolduranların ne çektiklerini bilen var mı?

Oralarda da kısa yoldan zenginleşenler olamaz mı?

Kimler gidiyor nargile salonlarına, kimler çekiyor nargileyi. Nargilenin içine ne koyulduğunu biliyor muyuz?

Profillere bakmak gerekir.

Bu işler böyle ulu orta meydana çıkınca Ayvatoğlu soyisimli genç vatandaşımız saklayamadı ne haltlar karıştırdığını. Ortalığa serildi.

İçebilir, ama satarsa suça girer.

AK Parti Genel Merkezi de kulağından tutup kapı dışarı atsın.

Ne diyebiliriz; Kürşat Ayvatoğlu’da “YARGIDA HESABINI VERSİN.”