FINDIĞIN KIYMETİ

İyi ki fındık fiyatı yükseliyor. Veya sabit kalıyor.

Sanırım bir süre daha 24-25 lira bandına oturacak. Görüştüğümüz çevrelerden bunu anlıyoruz. Gerçekçi olmak gerekirse fındık için 25 lira iyi bir fiyat.

Bu fiyatın müsebbibi de üreticinin ta kendisi. Çünkü ürün çok kıymetli ve pazarın beklediği tonajlar pazara inmiyor. Üretici ürünü stok yaptı, pazarın beklentisi gerçekleşmiyor. Üretici akıllı davranıyor. Hızlı bir iniş olmuyor. Salgın dönemlerinin en acımasız ekonomik krizlerini de yaşadığımız bu günlerde fındık fiyatının yüksek olması toplumumuzun sıkıntılarını gideriyor.

Ekonomisini düzene sokuyor. Piyasayı dengeli tutuyor. Zaten kıt olan ticari hayatı az da olsa canlı tutuyor.

Üretici bir ton fındık satsa 25 bin lira cebine koyabiliyor. Dolayısıyla bu para ticari dolaşıma girerek esnaflar faydalanıyor.

Şunu biliyoruz ki; okulların kapalı kalmasından dolayı kırtasiye, okul giysicileri, okul çantacıları büyük kriz içindeler. Yatırım yaptıkları ürünleri satamadılar. Umarım çok büyük çöküşler yaşamazlar.

Zaruri ihtiyaçların dışında kalan esnaf kesimleri de sorun yaşıyor. Derin krizler yaşanmaz inşallah.

Karadeniz insanı hiçbir dönemde isyankar olmadı. Hep kaderine razı gelen bir yapısı vardır.Tarımsal olarak bağımlı olduğu tek ürün fındıktır. Fındık fiyatları yerlerde sürünürken de isyan etmedi. Sadece demokratik hakkından kaynaklı protestolar yaptı. Protestolar yaparken bile hırçınlaşmadı, vandallaşmadı, yakıp yıkmadı.

Her daim uysal oldu. Siyaseten de 18 yıldır AK Partiye destek verdi. Yüzde 60’ların üzerinde oy verdi. Hatta Türkiye’nin en uysal bölgesi olarak da adlandırılabilecek siyasi tercihler yaptı. AK Partiyi bırakmadı. Bundan sonra ne olur? Olacağı bir şey yok. Ben; tercihlerde bir değişiklik olacağını sanmam. Büyük oy geçişleri yaşanacağını düşünmem. Çünkü bu bölge devletini seven, kaderine razı olan, başkaldırmayı-isyankar olmayı istemeyen insanların yaşadığı bir coğrafyadır. Son söz olarak; “Fındığın fiyatı da yüksek seyrettiği sürece Karadeniz Bölgesinde AK Partiye çıkan oylarda istikrar bozulmaz” derim.

***

Devletler vatana hainlik yapanları dışarıda bırakır. Yargılar, hapse atar, kurumsal yapıysa gerekirse kapatır, yasaları uygular.

Çünkü Türkiye bir hukuk devletidir. Kim olursa olsun hukukun dışına çıkılmışsa tabii ki bir gün yargı önünde hesabını vermelidir.

“KÜRTLERİN HAKKINI SAVUNUYORUM” diyen PKK’ya arka çıkanlar da tabii ki yargılanmalılar.

Bunu “Çözüm Süreci”nin arkasına sığınarak meseleyi terörize edenler çok iyi anlamaktalar.

“PKK ile aramızda bir bağ yoktur” diyemeyenler, “PKK terör örgütüdür” beyanında bulunamayanlar aynı yolda yürüyenlerdir.

Kimler bunlar? HDP’nin üst düzey yöneticileridir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde HDP adına görev yapanlardır.

Bu ülkenin demokratik yapısı size meşru alanda siyaset yapmanızı sağlamış. Daha ne olacaktı. Meclisi terörize edip siyaset mi yapacaksınız.

Türkiye toplumu her kesimiyle HDP’nin verdiği bu fotoğrafı görüyor.

Şunu biliyoruz; PKK hiçbir zaman Kürtlerin savunucusu olmadı. Kürt çocuklarını katleden, kundaktaki Kürt çocuklarını anneleriyle birlikte öldüren, Kürt çocuklarını dağa kaçıran bir yapı Kürt dostu olabilir mi? Vatan savunmasında görev yapan güvenlik güçlerini katledenler Kürt destekçisi olabilir mi. Onlar olsa olsa emperyalist güçlerin taşeronu olur. Öyle de hareket ediyorlar. Ağa babaları ne talimat verirlerse onu yapıyorlar. Bağlı oldukları unsurların emirlerini yerine getiriyorlar. Hangi Kürdün hakkını savunmuşlar.

Neymiş; “ezilen Kürtlerin” hamiliğini yapıyorlarmış. Hadiyin oradan. Kimi kandırıyorsunuz. Vatan bütünlüğüne baş kaldıranlar, bölücülük yapanlar hukuk önünde yargılanmalıdırlar. Çünkü teröre arka çıkan kim olursa olsun masum gösterilemez.

Türkiye’de hangi etnik unsurdan olursa olsun ezilen hiçbir etnik aidiyet yoktur. Her Türk vatandaşı gibi aynı demokratik haklara sahiptir. Hiç birimiz diğerimizden ayrı değiliz, olamayız. Türkiye’nin kuruluşunda Türklerle Kürtler aynı cephede birlikte mücadele vermişlerdir. PKK ve onun arka bahçesi olan HDP bu bütünlüğü bozamayacaktır.

HDP hainlik yapıyorsa hukuk gereğini yapacaktır. Gerekirse kapatılacaktır.

Parti kapatmalar doğru bir yöntem midir? Onu da ayrı tartışırız. Emperyalist oyunlara gelmeyelim.

Türkiye partisi olacaksa, demokratik muhalefet yapacaksa sandıkta mükafatını alır. Yok eğer terör destekçisi olacaksa yargı hesabını sorar. Çıkacak olan sonuca da herkes katlanır.

Diğer bir ayrıntının da altını çizmek gerekirse; demokratik yollarla seçilenlerin antidemokratik yöntemlerle görevlerinden alınması da kabul edilebilir değildir. Bunu düzgün çalışan HDP’li belediye başkanları için söylüyorum. Demokrasimiz yara alır, zarar görür. Bununda bilinmesinde fayda vardır.

İyi haftalar dilerim…