Kanadalı ya da İngiliz, Fatsa topraklarında altın arıyorlar. İzin almışlar demek ki… Kim vermiş bu izinleri!? Baş muktedirin haberi olmadan kuş uçmaz. Karadeniz’in taşı, toprağı altın. Hatta üstü altından da değerli.

 

Zaten konu da bu ya! Afrika’dan sonra ülke-mizde siyanürle maden arayışına izin verildi. Malum şirketler altın arama bahanesiyle tüm Karadeniz bölgesini yaşanmaz hale getirmeyi planlıyorlar.

 

Şu siyanürü tekrar işleyelim; Altın üretiminin gerçekleştiği işletmeye taşınan siyanür, dökülmesi ya da devrilmesi ihtimalinde, çok fazla sayıda olum-  suzluklar silsilesi yaşanır. Siyanürün havaya ve suya karışma durumu, işleme yapılan borulardan sızan siyanürün doğaya karışması noktasında gerçekleşir. Hatta, akarsu ve göllere karışan siyanür, o suda yaşayan tüm canlıların ölümüne de yol açmaktadır. Tüm bunların yanında, sadece su ve toprak ile değil, zehir havaya da karışarak, solunum sistemi ile de insan bünyesine giriş yapabilmektedir. İnsan vücu-duna alınan siyanür, kısa sürede zehirlenmeye yol açar. Siyanürün beyin, kalp ve akciğerleri çok hızlı bir şekilde etkileyebildiği, bilimsel açıdan kanıtlanmış bir gerçektir.

 

Altın üretim işletmelerinde risk yaratan tek kimyasal madde siyanür değildir. Çözelti ve temas nedeniyle cevherden arsenik, antimon, civa, kurşun, kadmiyum, krom gibi birçok ağır metal çözünür. Bunun yanı sıra atık havuzlarının tesis kapandıktan sonra da kalacak olması, olası bir deprem veya toprak kaymasıyla tehlikenin ne denli büyük olduğunun göstergesidir.

 

Durum böyleyken neden hala bunların varlığına katlanmak zorundayız? İlçemizde bu katliamı gerçekleştiren yağmacıların içimizde ortakları mı var? Böylesine bir yağmayı bu kadar kolay yapabilmeleri için çok ama çok zengin olmalılar!

 

Fatsalılar, haydi birlikte elele bu yağmacıları topraklarımızdan süpürelim. Çalı süpürgesi işimizi görür. Ne yapabiliriz diye soracak olursanız, kurulma aşamasında olan, Fatsa Doğa ve Çevre Derneğine üye olarak maddi, manevi katkılarda bulunabilirsiniz.