20 Nisan 2024

DAVETİYE

  • PDF

               Corona virüsü denilen illet dünyada ortalığı karıştırarak can almaya devam ediyor. Zaman içinde sürekliği değişikliğe uğrayarak kesin önlem alınmasını engelliyor.

                Delta varyantı, delta plus varyantı, yok şu varyantı, bu varyantı .... gibi isimlendirmelerle ortalıkta efelenerek geziyor.! İlerki zamanlarda hangi ismi alacağı, hangi kılığa bürüneceğini çaresizce bekleniyor. Azımsanamayacak kadar bir kesimde kurguladıkları komplo teorileriyle aşıya direniyor. Bu direncin adı da kadercilikten başka bir şey olamaz.

                Keşke bu direnci toplumun ahlak kurallarının bozulmasında, yolsuzluklarda, vurgunlarda, çökmelerde, tacizlerde, kadın cinayetlerinde, adaletsizliklerde, insan hakları ihlalerinde, talan edilen çevre .....  gibi kısacası toplum zararına olan bütün işlerde hep beraber gösterebilseydik. İşte o zaman yaşanılabilir bir ülke yaratabilirdik.

                Bu virüsten insandan başka ölen canlı duymadığımıza göre “Demeğe de dilim varmıyor ama kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!” diyen Nazım’a hakkını teslim etmek gerekir.

                Yoksa;

                HES’ ler sayesinde bir avuç su bırakmadığımız akarsularda mı boğuluyoruz.?

                Yerli işbirlikçilerle beraber maden çıkarmak uğruna yabancılara peşkeş çekerek canına okuduğumuz ormanlarımız ile yuvalarını yıktığımız yaban hayatı mı bedduaya başladı.?

                Aşık Veysel’in, “Benim Sadık Yarim Kara Topraktır” deyişini öğrenemediğimiz için kimyasala boğduğumuz toprak, kara kara düşünün ve gününüzü görün mü dedi.?

                “İncecikten Bir Kar Yağar” diyerek Anadolu’yu şiire ve türküye doyuran doğa aşığı Karacaoğlan’ın, hak ettiğinizi buldunuz benim gibi gezgin yaşayın da vatanı öğrenin dediğini mi duyuyoruz?

                 “Ferman Padisahın Dağlar Bizimdir” diye haykırdığı halde dağları da padişaha, ülkeyi de mültecilere bırakanlar, Dadaloğlu’nu mu anlamadınız?

                Sevgiye erişebilmek için ömrünü adayan Yunus Emre’yi anımsamayıp, maddiyatı ve ötekileştirme gayretlerini mi baş tacı ettiniz.?

                “Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur.

                Düşmem dersin düşersin,

                Şaşmam dersin şaşarsın.

                Öldüm der durur, yine de yaşarsın..! diyen Mevalana’yı da unutarak virüslere davetiye mi çıkardınız.!

                Ben; iki Mao, bir de Hitler aşısı oldum. Bana bulaşacak virüs karşısında Atatürk’ü bulur. Kurtuluş Savaşının virüslerini Akdeniz ve İzmir’de denize döken Mustafa Kemal Atatürk’ü unutmadığım için halen yeryüzünün bütün virüslerinin hakkından geleceği inancıyla yaşıyorum. Gerisini ise Mussolini kafalılar düşünsün.!

                Tedbiri elden bırakmayan herkese sağlıklı günler diliyorum.

 

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde