28 Mart 2024

SUSUN, KONUŞMAYIN!

  • PDF

           Haftanın gündemlerinden olan patateste ve soğandan sonra sırada dağıtım için bekleyen ne var? Büyüklerimiz bizden iyi bilir ama örneğin; sarımsak, biber, vs olabilir mi? Bayraklı tırlarla dağıtılan sebzeler  fakirleşmenin tam da devlet törenidir.  Halbuki soğan cücüğünden çimlenirken, patates de çilinden çürür.!   

           Montrö anlaşması için amiraller sussun.! Ya susmazlarsa? Emniyet içinde yaşadıklarını sandıkları yerin emniyetinde günlerce kalırlar ve çıkışlarında Orduevlerine giremezler. Yeter mi? Hayır, 70’li-80’li yaşlarda elektronik kelepçeyle tanışırlar.!

           Merkez Bankasının 128 milyar dolarını kimler aldı? Konuyu açıklaması gerekenlerin sustuğu yerde muhalefet haklı olarak konuşuyor. Bunlardan sonuç alamayınca ülke genelinde pankart asarak olayı gündemde tutuyor. Bu esnada Kastamonu’da ramazan davulcusunun bile manilerine konu olacak kadar çok farklı sorgu şekilleri gelişiyor. Demek ki yasakladıkça çok daha gündemde kalıyor.!

          Cumhuriyetin en özgün ve bölgesel dağılımıyla büyük bir eğitim projesi olarak haklı izler bırakan Köy Enstitülerinin 81. Kuruluş yıl dönümündeyiz. Köylerde çalışacak öğretmen ve eğitmenleriyle, sağlık ve tarım görevlisi olarak yetiştirilen ve toplumu yönlendirici uygulamaların muhteşem örneklerindendir. Kapatıldığı 1954 yılına kadar 17341 köy öğretmeni diploma aldı. Eğitmen kurslarından 8675, sağlık bölümlerinden ise 1248 mezun verdi. Bu okullara emeği geçenlerin anıları ve emekleri önünde saygıyla eğiliyor, kapatanlara da lanet okuyoruz.!

            1946’da Demokrat Parti’nin, toprak ağalarının, şeyhlerin vs. acımasız ve yoğun eleştirileriyle duraklamaya başladı. Reşat Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde özellikle programları köklü değişikliklere uğratılarak eğitim kalitesi düşürüldü. Üst düzeyde  bile çok kara propaganda yapıldı. Bir enstitü gezisinden dönerken MEB Sirer, Tonguç’a;

            -“Hakkı Bey, bu köylü çocuklarını neden okutmak istiyorsun?” diyor.           

            Hakkı Bey:

            - Ne demek? Nasıl okutmayabiliriz? Elbette okutacağız!

            Sirer’in yanıtı:

             -Okusunlar da gelip bizi öldürsünler mi istiyorsun!

            Tonguç anlatıyor: İsmet Paşa ile trene bindik. Bizi sofrasına çağırdı. Oturduk, ben konuşmuyordum,

            Paşa:

            - Hakkı Bey, nedir bu durgunluğunuz? Bir şey düşünüyorsunuz galiba?

            - Paşam, “Köylü çocukları okurlarsa acaba bizi öldürürler mi?” diye düşünenler var!

            İsmet Paşa bunun üzerine:

            - Keşke okusalar da gelip beni kesseler evvela!

            Eğitimin kalitesinin bir bakanı rahatsız etmesi ne kadar düşündürücü değil mi? Dönemin truva atları bu günde yaşıyorlar. O yıllarda kominist diye aşağılanan aydınlar, günümüzde yine vatan haini, terörist vs. diye damgalanıyor.!  

             Siz susun:

            Tarım üreticisi yerine patates ile soğan, Montrö Anlaşması için amiraller değil, kendini sanatçı kabul edenler konuşsun.!

            Köy Enstitülerini yok edenler ise amacına ulaşarak, susan ve sorgulamayan sadakatli eğitimcileri yarattı bile.!

            Çağdaş eğitimden korkanlar ile milli ekonomiyi küreselleşmenin emrine verenlerin düşünceleri ortaktır.

            Milletimiz sussa bile enstitülere yapılan haksızlığı ve kralın çıplaklığını görmeye başlamıştır.

            Çünkü takke düştü, kel göründü.!

trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde