GÖÇ

            Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitmesi, taşınmasına göç denir.

            Kaynaklara göre “Avşarlar, XIX. yüzyılda yazın Güney kıyılarında, kışın da Çukurova’da yaşayan Türk oymağıdır. Bu yüzyılda Anadolu’yu gezen Avrupalılar, yoksul fakat asil ruhlu ve namuslu olarak vasıflandırdıkları Türk milletinin ölmekte, fena idareciler elinde mahvolmakta olduğunu söylüyorlardı.

            Bu seyyahlara göre, aynı ülkede yaşayan hristiyanlar ise müreffeh bir hayat sürüyor ve Türklerin nüfusunun azalmasına karşılık onların ki çoğalıyormuş. Bu şartlarda birçok oymaklarda olduğu gibi Avşarlar’ın bir kısmının da kovgunlar yaparak (Dirlik ve düzenliğin bozulduğu... Pazısı, silahı ve arkası güçlü olanların halkı yönettiği) ticaret kafilelerini soyuyorlardı ...  Sonra sürgün edilen Avşarlar verimsiz ve dağlık dar topraklarda yoksul Türk köyleri arasına katılırlar.

            Ağıtlarındaki içlilik, bu çaresizliğin ifadesidir. Dadaloğlu’ya ait “Ferman padişahın dağlar bizimdir” mısralarını taşıyan “Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri” ismli bozlağımız Avşarlar’ın, o “al vur” devrine ait güzel bir oymak türküsüdür. “Tarih tekerrürden ibarettir” deyimini doğrularcasına bu günlerle ne kadar benzerlikleri var. Günümüzde;

            -Bazılarının sesi olan Ayasofya baş imamı hilafete göçmek istiyor. Ardından amiraller tarikat yuvalarına giderek iç beyin göçünü gerçekleştiriyor.

            -Andımız ile devlet nişanlarındaki Atatürk kabartması yerli ve milliler tarafından zorunlu göçe tabi tutuluyor. Aynı akibeti müzik korolarındaki Türk ismi de yaşıyor. 

            -Güvensizlikden ve yarınlardan endişe duyan sermaye ile gelecek kaygısından dolayı gençlerin de dıç göç iştahları kabarıyor.

            -  Dinin tarikatların eline geçmesinden duydukları rahatsızlıkla, bilim insanları aydınlığa göç ediyor.

            - Merkez Bankasının paraları da bilinmez ve geri dönmez göçler kervanına katılıyor.

            -Katar ile yapılan su yönetimine dair anlaşmayla sularımızın yarınlardaki göçü bilinmiyor.

            -Bir mülki amir vatandaşa “indir şu arka ayaklarını” derken, devlet adabı ve nezaketi göç ettiriyor.

            En acısı da ekonomik sıkıntılardan dolayı insanlar canına kıyarak kefeniyle göçüyor.

            AKP genel başkan yardımcısı Mahir Ünal, “Hazırlıklarımızı tamamlamamız 19 yıl sürdü, asıl şimdi başlıyoruz” derken acaba neyi göçüreceğinden bahsediyor?

            Dindar olarak yetiştirilip AKP kadrolarında çalışan genç ama zengin bir personel, kokaini pudra şekeri diye yutturmaya çalışırken bizi güldürüyor.! Biz de her zamanki gibi gülüyoruz ağlanacak halimize.!

            Adana’da işe alınacak 200 kişilik kadro için 45000 bini üniversite mezunu olmak üzere 52000 kişinin başvuru yapmasıyla iş bulmak da göç eylerken Avşar Türkleriyle aynı kaderi paylaşıyoruz.

            Nedenlerini ortadan kaldıracak önlemlerin alınmadığı süre, istemezsek de bu kahırlı göçler ne yazık ki devam edecektir. Hilafete göç cumhuriyeti, sermaye göçü ekonomiyi, beyin göçü bilimi, gençlerin göçü ise geleceğimizi yok eder.

            Ne diyelim göçen göçene... Çekin bir eyy, bulun çaresini.