EĞİTİM VESAYETİ

              Görünürde demokratik bir seçimle başa gelenlerin arkasında aslında farklı güçler olup, bu güçler tarafından iktidarın yani ülkenin yönetilmesi sistemidir. Tarihte bir çok örneği olan rejim türündeki güç odakları ordu, bir aile, bir etnik grup, bir dini grup yada küçük bir toplumsal sınıf vs olabilir. Çoğunlukla üçüncü dünya ülkelerinde görülür. Buna vesayet rejimi denir.       

              AKP iktidara gelirken vesayet rejimini ortadan kaldıracağız ifadesini çok kullandı ve bundan azımsanmayacak şekilde taraftar da buldu. En çok da ordunun, yargının, kuvvetler ayrılığını oluşturan kurumların .... vb gibilerin vesayetlerine son verip, halkın vesayetini oluşturacağız söylemlerini toplumun kılcal damarlarına kadar enjekte etmekte başarılı oldular.!

             Barışık olmadıkları sistemin vesayetlerine son vereceğiz diyerek kendi vesayetlerini oluşturdular. Oluşturulan bu yeni vesayetin toplumun ortak çıkarlarına değil, kendi siyasi çıkarlarına hizmet ettiği uzun bir süreçte geç de olsa anlaşıldı. Ülke bundan çok zarar gördü ama “Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.” Vesayeti kaldırıyoruz söylemlerine mezarda yatanlar ile kimi aydınlarda “yetmez ama evet” sloganlarıyla yardım ettiler.

              Kaldırdıkları bu vesayetten eğitimde payına düşeni aldı. Düşündükleri eğitim sistemini kurmak için “dindar nesil” yetiştireceğiz sloganıyla muhafazakar toplumun da desteğini aldılar. Dünyanın kabullendiği bir sistem düşüncelerinde olmadığı için gelen her bakan “reform yapıyoruz” söylemleriyle ve sık sık değişen eğitim politikalarıyla çağdaş eğitimde değil de geleceği karartma yolunda başarılı oldular.!

              İlk ve orta öğretim sistemini 4+4+4 yaparak, okulların adını ve sınav sistemlerini değiştirmenin reform olduğu tezini savundular. Yükseköğretimde her ile en az bir üniversite açarak, öğretim kalitesini orta öğretim düzeyine düşürdüler. Okulların kurumsal kimliklerini yok ederek karanlığa dönüşmenin adına da eğitim reformu dediler.!

           Eğitim alanındaki her kaybın yarınların toplumunda olumsuz etki yaparak derin sorunlar yaratacağı gerçeğini gizledikleri gibi mevcut eğitim kurumlarının kalitesini  artırmak ve fırsat eşitliğini yaratmak için ise hiç bir girişim yapamadılar. Teknolojik yeniliklere ayak uydurmak için büyük bütçeyle başlatılan Fatih projesini tamamlayamayıp kaynak israfının örneğini sergilediler.

            İşgücü ve eğitilmiş insan ihtiyaçlarını planlamadıkları için mesleki teknik okul ve üniversite mezunlarını  işsizlik havuzunun içine atarak çok bilinmeyenli  ve çözümsüz denklemler yarattılar. Bilim ve teknolojideki hızlı değişimlere ayak uyduramadıklarından, ülkelerin kalkınmasının yüzölçümü büyüklüğüyle, yeraltı zenginlikleriyle, coğrafi konumla, nüfus fazlalığıyla vs olmayıp, iyi eğitilmiş nitelikli insangücüyle olduğu gerçeğini zaten hiç görmediler.

            Yanlış eğitim politikasının acı sonuçlarını yaşayan ülkelerin kalkınması olanaksızdır doğrusunu bize örneklediler.

            Sonuç olarak; yıkılan çağdaş eğitim vesayetinin yerine, dine dayalı ve bilimden hızla uzaklaşan gerici eğitimi kendi vesayetleri olarak yerleştirmeye başladılar.

            24 Kasım öğretmenler gününde yüzü aydınlığa dönük, yüreği ülke sevdasıyla tutuşan meslektaşlarımı daha fazla kasvete sokmadan günlerini kutlar, ebediyete göç edenlere rahmetler dilerim...