Yükseköğretim Kurumları Sınavı sonuçları açıklandı. Her geçen yıl bir öncekini aratıyor. Hani ekonomi için kullanılan “Eylül Ağustostan iyi olacak, dolarla ne işin var gibi....!” dillerine pelesenk ettikleri uyduruk cümleler gibi eğitimdeki başarısızlığında üstünü sakin ve süslü açıklamalar ile kapatıp duruyorlar.

 

        Herşeyde olduğu gibi başarı bir ekip işidir. Branşlarında uzman kişiler Milli Eğitim Şuralarında bir araya getirilip, her alan için komisyonlar oluşturularak eğitim-öğretimin sorunları, çözüm önerileri, gelecek yılların eğitim politikaları, çağ nüfusunun gereksinimleri vb gibi temel konular tartışılır, konuşulur ve karara bağlanırdı.

 

        Mesleki ve Teknik Eğitim içerikli 16. Milli Eğitim Şurasının hazırlık çalışmalarında görev almış bir eğitimci olarak nasıl çalıştığımızı anımsadım. Dönemin Milli Eğitim Bakanının kesintisiz her gün komisyonlara uğrayıp başarı dilediğini ancak çalışmalara ve kararlara ise hiç müdahale etmediğini yaşayınca bakana olan saygım artmıştı.

 

        Günümüzde eğitim de dahil olmak üzere üç-beş, hatta bir kişinin bile diyebileceğimiz düşünceleri konuşulamadan, tartışılamadan, pedagojik olup olmadığına bakılmadan, bırakın eğitim uzmanlarını bakanın bile bilgisine sunulmadan yaşama geçiriliyor. Bunların sonucunda da 2020 YKS ortalamalarında ki gibi hezimet ortaya çıkıyor.!

 

        Temel Yeterlilik Testinin; 40 Türkçe sorusundan 14.516’sı, 20 Sosyal Bilimler sorusundan 7.944’ü, 40 Temel Matematik sorusundan 6.082’si ve 20 Fen Bilimleri sorusundan 3.247’si doğru yanıtlanmış

 

        Alan Yeterlilik Testinde de durum beterin beteri. Türk Dili Ve Edebiyatının 24 sorusunun 4.249’u, 40 Matematik sorusunun 8.015’i, 14 Fizik sorusunun 1.341’i, 13 Kimya sorusunun 1.746’sı, 13 Biyoloji sorusunun 1.535’i doğru yanıt bulmuş. Diğer derslerde de durum aynı.

 

 

        2 milyon 296 bin katılımcı ile gerçekleştirilen Yükseköğretim Kurumları Sınavında 550 bin kişinin barajı geçememesi eğitim sisteminin iflasının ilanıdır. Çağdaş eğitimden uzaklaştıkça başarısızlığın artması kaçınılmazdır. Eğitimi ısrarla ve bilinçli olarak siyasallaştırarak kısırlaştırdılar.!

 

        Bu başarısız sonuçları almak için eğitim-öğretime, kaynak israfına, okullara, bakana.... ihtiyaç olmayıp, sistemsizliğe ihtiyaç vardır.! Zaten bizde de olan bu . Yönetmeliğinde dört yılda bir yapılması gereken Milli Eğitim Şurası bile 2014 yılından beri yapılmadı. Halbuki birey ihtiyaçlarının çok hızlı değişim gösterdiği çağımızda şuranın iki yılda bir toplanması gerekir.

 

         Kaliteli eğitim alan insan; sorgular, toplumun gelişmişlik ölçütlerini ve dövizin ne olduğunu bilir. Belki de kimileri için böylesi daha iyi...! Bu çağdışı eğitim zihniyetiyle yarınların Türkiyesini nasıl inşaa edip, gelecek nesillere ne diyeceğiz?

 

         Kalkınmış, gelişmiş ve üretken dünya liginde yer almak istiyorsak ancaksız ve amasız eğitim işini başarıyla çözmek zorundayız. Atatürk, “Milli Eğitim programımızın, Milli Eğitim siyasetimizin temel taşı, cahilliğin yok edilmesidir. Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz…” diyerek konuyu özetlemiş...

 

         Başka söze gerek var mı...?