18 Nisan 2024
FATSA PAZAR YERİNDE
- Çarşamba, 03 Ekim 2018
- Zeki Sarıhan tarafından yazıldı.
24 Eylül Pazartesi sabahı güz dönemi ziyareti için Fatsa'daydım. Öğle üzeri köye hareket etmeden önce pazar yerini dolaştım. Ülkemizin her yerinde kurulan pazarlar gibi pazartesileri Fatsa'da kurulan bu pazarın bolluğu karşısında hem bir kez daha sevindim hem de bu ülkede yaşadığıma şükrettim.
Domatesten patatese, üzümden muza, mandalinadan taze fasulyeye kadar ülkemizin her yerinden getirilmiş meyve ve sebze gibi ne ararsan var.
Bu pazarın arkasında bir sokak var ki burada yakın köylerden getirilmiş bahçe ürünleri satılıyor. Başlarında köylü kadınları bekliyor. Mallarını tanıtıyor, övüyor ve alıcıda iştah yaratıyorlar.
Sergilerde, tezgâhlarda neler yok ki? Yoğurt, peynir, tereyağı, mısır unu, salatalık, kırmızı ve yeşil biber, yerli patates, taze fasulye, kestane, domates...
Hele Karadeniz Bölgesinin siyah kokulu üzümleriyle dolu sepet ve kıdıkları görünce pek sevindim. Kente yerleşen hiç bir Karadenizli bu üzümün tadını unutmaz. Bir serginin başındaki kadından izin alıp küçük bir salkım aldım, önce kokusunu içime çektim, sonra da tattım. Kilosu diğer üzümlerle ayarlı olsun diye olmalı dört ve beş liraya satılan üzümden almadım. Çünkü bir saat sonra çıkacağım Beyceli köyündeki evimizin yanındaki sergende sallanan siyah salkımlar beni bekliyordu.
"BU ADAM ARTIK BIRAKMALI"
Biz Fatma abla ile tezgahlar arasından yürürken iki Fatsa köylüsü arkamızda hem yürüyor, hem konuşuyorlar.
Biri:
-Bu adam artık çekilmez oldu! Diyor. Evet ilk iki dönemde iyi idi. Allahı var, iyi hizmet etti ama artık faydalı değil zararlı olmaya başladı.
Öteki:
-Öyle diyon emme gardaşım, dedi. Onun devri bitmedi. Başımızda biraz daha kalmalı.
İlki görüşünde diretiyor:
-Enver'i görevden niye aldılar?
-Fetullahcı diyorlar.
-0nu o göreve getirirken Fetullahcı olduğunu bilmiyorlar mıydı? Bunlar hep bahane.
Konuşma bu minval üzere devam
Ediyor. Söz Fatsa Belediyesine intikal ediyor. İlki belediyeden de şikâyetçi. Arkadaşı zayıf bir sesle, alt perdeden belediyeyi savunuyor. Ses tonuna ve ısrarına bakılırsa ilki baskın durumda, ikincisi ise belki de arkadaşıyla diyaloğu ve arkadaşlığı koparmamak için itirazlarını zayıf tutuyor. Ne de olsa aynı beldede yaşıyorlar. Birbirlerini vatan haini ilan etmiyorlar. Bunun bir görüş ayrılığından ibaret olduğunu biliyorlar...