29 Mart 2024

HAKKIN VE HAKLININ YANINDA OLMAK

  • PDF
Ebrehe, Yemen valisidir. Büyük bir fil ordusuyla Mekke’nin kutsal mabedi olan Kabe’yi yıkmak ister. Kabe’nin bulunduğu şehir Mekke, İslam öncesi stratejik bir öneme sahiptir. Tarihte bu yıl “Fil Yılı” olarak adlandırılır. Ne var ki, Ebrehe’ nin ordusu bu emeline ulaşamaz ve büyük bir bozguna uğrar.
Kuran-ı kerim’de küçük sureler arasında yerini alan Fil suresi, bize bu bozgunu anlatır. Ana esprisi, haksız olan kişilerin plan ve eylemlerinin nasıl bozulduğu ve sonunda perişan bir duruma düştükleridir.
Diğer taraftan zulüm ve haksızlık karşısında sabrı elden bırakmayan ve tavrını değiştirmeyen insan ve toplumların, Allah tarafından olağanüstü bir mucizeye kurtuluşa eriştirildikleri de görülmektedir.
Kuşkusuz bu hadiseden günümüz insanının çıkartması gereken evrensel mesajlar olmalıdır.
İnanan ve Fatiha süresinde ifade edildiği gibi yanlızca Ondan yardım dileyen, duruşunu bozmayan ve sabrı elden bırakmayan insanlar, elbette Allah tarafından görülecek ve inandığı yolda aktif bir direniş, başarının bir anahtarı olarak değerlendirilebilir.
Kısaca ifade etmek gerekirse, korunmaya ve ödüle layık bir duruş sahibi olmak gerekir.
Dünle, bugünle, yarınla ilgili hesaplar yapmadan, makamın, paranın, gücün ve kuvvetlinin karşısında eğilip bükülmeden, hakk” ın ve haklı” nın yanında olmayı başarmaktır. Dikkat edilecek olursa, tarihe damgasını vuranlar ve isimleri unutulmayanlar, şahsi menfaatlerini bir kenara iterek, insanlık için “ değerlerini “ taze kılan ve bu yolda mücadelede veren şahsiyetlerdir.
Neleri seviyoruz, neleri bizim için önemli, şöyle bir düşünelim: Gençliğimizi, güzelliğimizi, çocuklarımızı, dostlarımızı, sahip olduğumuz makam, mal, servet, ev, araba, bağ ,bahçe, şan, şöhret vb. veya elde etmek istediğimiz ne varsa… Bizim için bir kıymet oluşturuyor ve bir bağ oluşturuyoruz onlarla… Peki olmayacak mı? Elbette.
Ancak…
Bir gün tümünden ayrılacağımız ve onları terk edeceğimiz aklımıza gelmiyor, Ya da biz istemesek de onların bizi terk edebileceği!
Hiç şüphesiz, verilen nimetlerin geçiciliği anlaşılamadığı sürece, vermek zorlaşacaktır. Çok daha önemli boyutu, varlık olarak yaratılmış her şeyin, gerçek sahibinin Yüce Allah oluşu anlayışının göz ardı edilmesi, toplumsal hayatımızda dengelerin bozulmasına yol açmaktadır. Gün geçtikçe zengin ve yoksul arasındaki açılan uçurum buna örnektir.
Yine kendisi için istediğini, başkası için de istemediği müddetçe, gerçek iman sahibi olunamayacağı uyarısı öğretilerimizde yer almaktadır. Sadece kendi görüşünde, kendi cemaatinde, kendi ideolojisinde, kendi partisinde  olanlar için değil, ya da menfaat ve çıkar ilişkileri çerçevesinde düşünmeden ve hiçbir karşılık beklemeden, diğer tüm insanlar için de isteyecek kendisi için istediklerini.
Ayrıca bunu sadece maddi şeyler üzerinden düşünmek eksik ve yanlış olur. Kendimiz için düşündüğümüz ve istediğimiz özgürlük, demokrasi, en temel insan hakları bu bağlamda ele alınmalıdır.
Gün geçtikçe maddileşen dünyamızda, iyiliğe, güzelliğe “sevdiğiniz şeylerden vererek ulaşabileceğimizi  gerçek iyiliğin’deé  bu olduğunu fark etmemiz gerekiyor. 
Kalın Sağlıcakla! 
 
trafik cezası öde kredi kartı ile fatura öde online fatura ödeme fatura öde