SUÇLU AYAĞA KALK!

Çarşamba, 06 Kasım 2019
   Yeraltı kaynakları, doğası, genç nüfusu, iki kıtanın geçiş noktasında olması... gibi birçok üstünlüklere sahip olan bu coğrafyada yaşayanların büyük çoğunun mutsuz olduğu, eğitimsiz ve liyakatsız yöneticilerin de insanları mutlu etme gibi düşünceleri olamayacağı da gerçektir.
 
   İşçi, işveren, memur, esnaf, emekli, tarımda dahil olmak üzere bütün üretici şikayetçi ve mutsuz. Bunlara, maden aramalarıyla altı üstüne getirilen çevre de dahil. O zaman geriye mutlu bir avuç azınlık kalıyor.
 
   Dahası; demokrasi, adalet, eşitlik.... insanca yaşamayı esas alan konularda da kötü durumdayız. Ekonomik koşulların kötülüğünün memur ve emekli maaşlarında aranması kadar saçma bir şey olabilir mi? Bu kesim, dar gelirleriyle yat partilerimi düzenliyor yoksa.! Eğitimde, uluslararası ölçme ve değerlendirme sınavlarında son sıralardayız. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı “Eğitim Kalitesi 2018” raporuna göre, Türkiye 137 ülke arasında 99’uncu sırada, yani 38 ülke bizden kötü durumda. Katar, Malezya, Endonezya, İran ve Pakistan gibi ülkelerin gerisine düştük.
 
   İlköğretimde ise 105’inci sırayla daha da vahim durumdayız. Türkiye’yle aynı puan aralığında ise Gine, Etiyopya, Bangladeş, Honduras, Gürcistan ve Kuveyt var.
 
  Öğrencilerin doğru mesleğe yönlendirilmesi, akademik altyapı çalışmaları, eğitime harcanan paranın genel bütçeye oranı gibi ölçütler göz önüne alındığında listenin tepesinde İsviçre, toplam bütçenin yüzde 30’una yakınını eğitim harcamalarına ayıran Singapur ikinci, Finlandiya üçüncü sırada yer aldı. Biz ise o günlerde MEB’lığının bütçesinden iki milyar TL kesinti yapmıştık!
 
   Bu tablolar için okulları açık tutmaya gerek varsa, gereğini yapın ve hesap sorun. Demek ki sistemsel bir sorun var. Halen sorunun parçalarından ve yaratıcılarından çözüm bekliyorsak küme düşeceğiz...! O halde suçlusunu bulun ve ayağa kaldırarak eğitimin “milli” sıfatının ne olduğunu sorgulayın. Sonra diğer suçlular kendiliğinden ortaya dökülür. Çünkü eğitim düzelmeden hiçbir şey düzelmez...
 
   “Açıkça söylüyorum ki; Türkiye tarihinde eğitimin abesle iştigal edilen, böyle bir safhası hiç görülmedi. Bunun başka bir tarifi yok. Sistem bozulması var. İşin içine kapital ilişkilerin girdiği bir sistem yayılıyor” diyen İlber Hocaya katılmamak mümkün mü?
 
   Keşke hükümetin 17. yılının sonunda aklımızda başarılı eğitim yılları kalsaydı. Ancak 17 Aralıktan başka çok şey kalmamış olup, milli belleğimizi sil-meye çalışıyorlar.
 
   Atam, yine başımız sıkıştı. Tarihin seyrini değiştiren büyük önder, ayrılışının 81. Yılında şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhun şad olsun.
 
   Her alandaki mirasını da bitiriyoruz haberin olsun...!