Tilkiler, günümüzün en vahşi hayvan çeşitlerinden dir. Başta kurnazlığı olmak üzere, kürkü ve kümes hayvanlarına karşı olan sevdalarıyla! tanınırlar. Avlanma esnasında kurnazlıklarını sergileyerek bu özelliğini iyi kullanırlar.

    Yaşamlarını kendi kazdıkları ve 20 metreye kadar ulaşabilen toprak altındaki inlerinde geçirirler. Koku duyuları çok gelişmiş olduğundan metrelerce derinlikteki küçük kemirgenleri rahatlıkla izleyebilirler.

    Daha çok geceleri avlanmakta olup bazen gündüzleri de avlandıkları olur ve tüm avlarına genellikle arkalarından kurnazca yaklaşarak saldırırlar. Fare, kuş, tavşan ve sürüngenler başlıca besinleri olup, etçil olmalarına rağmen sebze ve meyveleri de tüketebilirler ayrıca ayılar gibi bal yemeyi de severler.

    Yalnızlığı sevdiklerinden dolayı, yaşamlarının tamamını yalnız geçirirler. Sadece üreme zamanlarında bir araya gelirler,

    Oldukça hızlı koştuklarından dolayı, insanlar tarafından ele geçirilmesi oldukça zordur. Araştırmalara göre saatte 65 km hızla koştukları gözlemlenmiştir. Zekası ve kurnazlığından dolayı film ve hikayelere konu olmuşlardır ama şark kurnazlığı özelliklerinin hepsini taşımazlar.

    Şark kurnazlığı TDK’na göre; Doğu dünyasının anlayış, görgü ve davranış gibi özellikleri zamana yayma, boşvermişlik, neme lazımcılık içeren uzun vadeli planlar yaparak bir işte karşı taraftan istediğini elde etme işidir. Kısaca menfaatleri için her yolu deneyip her türlü entrikayı yapanlardır.

    Halbu ki tilki aç kalmadığı ve ihtiyacı olmadığı sürece avlanmaz bile. Tanım ile tilkinin özellikleri kıyaslanırsa uyanık geçinenlerin çoğu tilki olmayıp, tam bir şark kurnazıdır!

    Yaklaşan yerel seçimler öncesi şark kurnazları ortaya çıkarak seçimi kazanmak için medya aracılığıyla ve tilki kurnazlığıyla rakiplerine arkadan saldırıp oy avcılığına başladılar.

    Geçenlerde başkentten başlayan ve zaman ilerledikçe Anadoluya doğru yayılan kurnazca saldırılar ve rakipleri hakarete varan aşağılamalar seçim kazanıp kaybetmenin ötesinde yerleşik hale dönüşmektedir. Asıl tehlike zamanla artan bu kutuplaştırmalarda dır. Bu da küresel güçlerin beklentilerine hizmetten başka bir şey değildir.

    Tilki ve şark kurnazlığını kullananlarla başa çıkmak kolay olmayıp, olanaksız da değildir. Bunu da tilkinin avının akılcılığından başka bir şey engelleyemez.

    Tilkiyi zaten bilirdik de, güvercin de şark kurnazlığı kurslarına başlatılmışsa avcılık iyi gitmiyor demektir... Tilkinin kürkünün yanında, güvercinin tüyünün işe yaramadığını görmeyenler tam bir kurnazlık içindedir.

    Güvercinin, Hacı Bektaşi Veli’nin “hamı pişiremezsen bari pişmişi ham etme” sözüne uyması gerekirdi. Kaldı ki tilki ağaçtaki karganın bile peynirini yemişse, güvercinin kendisini zaten yiyecektir.

    Bir deyime göre, “kedi nankör, tilki kurnaz, karga kindar, yılan sinsi, insan hepsi” de barış simgesi güvercin nereden çıktı?